Bir Annenin İtirafları-Anne Olmak Ne Kadar Zor Olabilir?

Bir Annenin İtirafları Anne Olmak Ne Kadar Zor Olabilir?

Ahhh anneler ahh…
Hep düşünüyoruz ya, anne olmak ne kadar zor olabilir?, diye. İşte Bir Annenin İtirafları geliyor.
Bizlerin üzerinde annelerimizin emeği çok çok büyük. Ne yapsak, ne etsek karşılığını ödeyemeyeceğimiz büyük bir senete imza atmak gibi, evlat olabilmek. Annelerimiz biz daha dünyaya gelmeden bizleri düşünmeye başlıyorlar. Ne var ne yok, biz yoldayken neredeyse hepsi bizim için hazır. Hooop dünyaya geldiniz ve “Merhaba hayat”. Artık başlayabiliriz.

Anne Olmak Ne Kadar Zor Olabilir Düşüncesiyle İlk Yıl

Anneliğe Mola Yok

  • Senin için saçımı süpürge ettim.
  • Ben senin için neler yaptım, biliyor musun?
  • Kaç gece uykusuz kaldım, sabahlara kadar başında bekledim.
  • Kim üzdü seni böyle?
  • Sana nasıl böyle davranırlar?
  • Bak çocuğum, bu arkadaştan sana hayır gelmez. 
  • Gitme evladım, yapma yavrum!
  • Bu saate kadar nerelerdeydin sen?
  • O kimmiş? Hayır kalamazsın öyle her yerde. Evine dön, gündüz vakti görüşürsünüz.
  • Günler torbaya mı girmiş canım?
  • Benim çocuğum sigara içmez.
  • Benim çocuğum benden habersiz bir yere gitmez.
  • Benim çocuğum beni hep arar, sorar. 
  • Yemeğini yedin mi?
  • Orası sıcak mı?
  • Terlemedin değil mi, çocuğum?
  • Aman sakın üşütme kendini.

Ooooo, daha neler var değil mi? 

Bir medyumluklar, bir önseziler, bir etrafınızdaki herkesi canavar statüsüne indirgeyip puanlamalar, güvenememeler, büyük büyük beklentiler, bebek gibi davranmalar, kimseleri sizlere yakıştıramamalar, çocuğa adanmış hayatlar, bağlanmalar…

Tünelin Sonunda Işık Var Ama Annelikte Mola Yok

İlk yıl annenin uykusuzluğu ve bebeğin de bir o kadar masum ve tatlı olması ikilemde bırakıyor insanı. Her şeyin özel bir sebebi olmalı. İlk aylarda adaptasyon sürecinin zorlukları, gece yarıları absürd saatlerde emzirmeler, nedensiz bir anda bebeğin bitmek bilmeyen ağlayışları, bu ağlayışların sebebini algılayana kadar çocuğu çatlatmalar, bir gerginlik, bir yorgunluk, hayata karşı bezmişlik, usanmışlık, büyük pişmanlıklar… Bu saydıklarımız ilk defa anneliği deneyimleyenler için negatif olaylardan sadece birkaç tanesi. 

Pozitif tarafından bakarsak; bebeğin yüzüne bakıp bakıp doyamamalar, gaz çıkarmasından bile çılgınlık derecesinde mutluluk duymalar, hatta bunun için partileyecek kıvama gelmeler, kokusunu içine çekmeler, o minnak çamaşırlara dokunurken bile sevgi pıtırcığı olmalar, eğer uykusuzluktan siz de bayılmadıysanız uyurken bebeği izlemeleri de saymak istiyorum. Anne olduğunuz ilk bir iki ay içinde yaşayabileceğiniz anlık duygu geçişlerinden bahsediyorum. Ucu bucağı olmayan bu duygular, yeri geliyor tavanda geziniyor, yeri geliyor bodrum katında. Ama bebeğiniz olacağını öğrendiğiniz andan itibaren bu duygularla yaşamaya alışmayı da yavaş yavaş öğreniyorsunuz. 

Alışmayı öğreniyorsunuz, çünkü bebeğinizle birlikte o duygularda artık sizin içinizde bir ev kurup yaşamaya başlıyor. Yaşamınız boyunca da gitmiyorlar benim gözlemlediğim ve deneyimlediğim kadarıyla. Kontrol altına alınabilmeleri söz konusu tabii ki.

Bebeğinizle ilk dört, beş ay yaşama adaptasyon için uygundu. Tabii bu sırada bir sürü şey öğrendiğiniz için sizi tebrik ediyoruz. Ama öğrendiklerinizi bir düzene oturtmak için çok çaba sarf etmenize gerek yok. Tüm dengeniz, bir ateşli hastalığın gelip kapınızı çalmasıyla, bir gaz sancısının bebeğinizin bağırsaklarındaki savaşıyla ya da bir dişin ağızdaki büyüme çabalarıyla her an sona erebilir. O yüzden “Ohhh uyku düzeni tamam, yemeğe de geçiyoruz. Sonrası çok kolay.” demeyin. Her şey yeni başlıyor. Belki ilk aylarda uykusuz geçirdiğiniz günleri bile özleyeceksiniz belki de daha şanslı olacaksınız. Tamamen şans meselesi.

İlerleyen Aylarda…

Bebiş beşinci aylarda dolaşmaya başladı. Artık dişler, ek gıdalar, temiz havalarla beraber bir hareketlenmeler, farkındalığı artması bir sürü şeyi izleme şansınız olacak. Tabii ki siz bunları tadarken, aynı zamanda, şanslı kesimden değilseniz, yemek, çamaşır, bulaşık, ütü, temiz hava, oyun, banyo, bakım, uyku vb bir sürü şeye zaman ayırmaya devam edeceksiniz. Ama unutmayın; bebeğin kıyafetleri ayrıca yıkanıp ütülenecek, yemeği özel olarak hazırlanacak, özel garip, tatsız, tuzsuz, besleyici ama sizin tabağınıza konsa asla yemeyeceğiniz yiyecekleri, o miniğe yedirmek için kırk takla atmak zorunda kalacaksınız. 

İlk yılı atlattıysanız, sizi tebrik ediyor ve başınıza bir huniyle, ikinci yıla alıyoruz.”

Biraz Büyüsün Rahat Edersinciler Burada Mı?

Artık hareketlenen ve her şeyi keşfetmek için dokunan, ağzına atan, karıştıran yaşının gerektirdiği her şeyi yapan bir canlı formuyla karşı karşıyasınız. Ama sesinizi çıkaramıyorsunuz. Komşunun çocuğu olsa belki yolunuzu değiştirirdiniz. Gerçeklik şu ki; o sizin çocuğunuz ve kolay gelsin. Bu yaş her şekilde bol atraksiyonlu, süper eğlenceli aslında. Bir o kadar da stresli ve gergin ve aşırı tehlikeli… Yeni denge kurmalar, ani koşmalar, öfke nöbetleri , kontrolsüz hareketler derken doğum kilolarınız kaldıysa bu dönemde rahatlıkla verebilirsiniz. Hele ki çocuğunuz normal çocuklardan bir tık daha hareketli ise, kendiniz için kilo aldıran beslenme programlarına dahi başlayabilirsiniz.

İki yaşı da atlatana bir huni daha veriyoruz, yanında da bir asa! 3. yaşa hoş geldiniz. Artık inatlaşmalar, dediğim dedik çaldığım düdük havaları, bir özgür birey edalarıyla çok eğlenebileceğiniz bir yıl daha.

Bu saydığım ilk üç yıl daha başlangıç. Daha okula başlama dönemleri var, okuldaki ilişkileri, arkadaşları, öğretmenleri, hangi okula gideceği, okulda karşılaştığı problemleri… 

Okul hayatı bitti, işi var, eşi var, düğünü var, derneği var, çoluğu var çocuğu var… Hep var. Annelere her zaman çocuklarını düşünmeleri için bir sürü sebep var.

Anne olmak ne kadar zor olabilir derseniz, öyle sandığınız kadar kolay değil vesselam…

Bir Annenin İtirafları vol 1 🙂

Fotoğraf Dakota Corbin üzerinde Unsplash
Fotoğraf Markus Winkler üzerinde Unsplash

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.