Feminist Kitaplık 10 Kitap Önerisi: Türk Yazarlar 2. Bölüm

Feminist Kitaplık 10 Kitap Önerisi: Türk Yazarlar 2. Bölüm

Kadın üzerine okumak isteyip nereden başlayacağını bilmeyenler için Feminist kitaplık 25 kitap önerisini derlemiştik. Şimdi de Feminist Kitaplık 10 Kitap Önerisi: Türk Yazarlar 2. Bölüm ile devam ediyor.

Beden-Emek-Tarih; Diyalektik Bir Feminizm İçin
Gülnur Acar Savran

Konusu: Gülnur Acar Savran, elinizdeki kitapta “yapısalcılık-sonrası” adı altında toplanabilecek yaklaşımların sosyal bilimler ve politika, ama özel olarak da feminist teori ve politika üzerinde kurduğu hegemonik etkiyle bir hesaplaşmaya giriyor. Teorik bir içerikle yürüttüğü bu hesaplaşmayı ideolojik ve politik bir zeminde bina ediyor. Kendisininkinden başka sesleri yok sayarak, duymayarak susturan büyüklenmeci bir tavır karşısında, yine de kendi söylediklerine yabancılaşmama direncini göstererek yapıyor bunu. Karşısındaki hegemonik söylemin her tür tartışma zeminini ortadan kaldıran bir öznelciliğe, bilinemezciliğe vardığı noktalarda, bu söylemi deşifre etme, açıklarını ortaya çıkarma yoluna gidiyor.

 “Kadın-erkek eşitliği mi, kadınların özgül kimliğinin olumlanması mı” tartışmasına da müdahil olan kitap, cinsel yönelimle ilgili biyolojist yaklaşımların ve cinsiyet/toplumsal cinsiyet ikiliğiyle ilgili inşacı teorilerin kimi çıkmazlarını da ortaya koyuyor.

Analar, Yoldaşlar, Tanrıçalar; Kürt Hareketinde Kadınlar ve Kadın Kimliğinin Oluşumu
Handan Çağlayan

Konusu: “Kadın siyasette özne mi nesne mi? Kadınların siyasete girmesi siyaseti değiştirir mi, kadınları değiştirir mi? Elinizdeki kitap, kadınların siyasette özne olup olmadıklarının tartışıldığı bu dönemde çok önemli bulgularla bu sorulara etraflı bir yanıt verme niteliği taşıyor. Kürt kadınlarının 1980’li yıllardan itibaren önce geleneksel kadınlık rolleri çerçevesinde, ardından siyasal söylemin mümkün kıldığı biçimde, en nihayet de kendi sorunlarına da çare arayıp siyasetin kendisini dönüştürmeye varan siyasete katılım süreçlerini bu kitap detaylı bir şekilde inceliyor.

Acının hak talebine dönüşmesi için yaşananları siyasi bir söyleme oturtacak bir söylemin gerekliliğine dikkat çeken bu çalışma, bu dönüşümün kişisel ve kolektif öznelerin inşa edilmesine bağlı olduğunu gösteriyor. Acının siyasallaşmasının çeşitli biçimleri olabilir. Bir biçimi sürekli olarak acının yol açtığı yarayı gündeme getirmeye odaklanırken, farklı bir yolu da bu acının tarihselliğine vurgu yapmaktır. Tarihî olgular acıyı siyasallaştıran söylemce kurgulanırken belli seçimler yoluyla yeniden yazılır ve hakkın nereden, nasıl ve kimler tarafından talep edileceğini, yani acının kimin acısı olduğunu da belirlemiş olur. Yaraya odaklanmak ise acıyı çekenle çektiren arasındaki farkın göz ardı edilmesine olanak tanır. Handan Çağlayan’ın çalışması, bu süreçlerin nasıl işlediğine ilişkin ipucu vermesi açısından da önemli bir başlangıç yapmaktadır.” Nükhet Sirman

İslamcı Kadının Aynadaki Sureti
Hülya Demir

Konusu: Bu çalışma, bilinenin tekrarından öte, başka sorulara yanıt arıyor. Örneğin, bugün İslamcı kadın hareketi, siyasal İslam’dan bağımsız mı? Kadınlar bakış açılarını İslami görüş içinde ne kadar ve ne şekilde ifade ediyor? İslamcı kadın hareketi modernleşmeden ne ölçüde etkileniyor? Laik/modern bir toplum içinde, İslamcı kadınlar kendi kimliklerini nasıl koruyor? Bu hareket, kendi içinde ne kadar homojen? Yaşamı nasıl yeniden üretiyor? Kendini nereye koyuyor ve tanımlıyor? İşte bu sorular gündeme getiriliyor. İslamcı kadınların yaşamdaki duruşlarına ayna tutuluyor.

İslamcı kadın hareketinin modernleşmeye karşı uyum mekanizmalarını ve hem sistemle hem kendi ideolojisindeki egemen söylemle/erkeklerle hesaplaşması anlatılıyor.

İslamcı Kadınların Aynadaki Sureti, İslamcı kadınları kendi söylemleriyle hapsetmekten çok onları tanımayı ve tanıtmayı amaçlıyor. İslamcı kadının aynadaki bu suretinden kimileri hoşlanmamış olabilir. Kimileri de aynanın sırının arkasını merak edebilir.

Biz sureti önemseyenlerdeniz.

Kadınlar Dile Düşünce
Jale Parla, Sibel Irzık

Konusu: Herkes dile düşer, kadınlar da erkekler de… Ama ataerkil ideolojiler tarafından dil ötesi bir mahremiyet alanına hapsedilen kadınların, kamusal alanda görünür olunca kendilerini rezil ettikleri düşünüldüğünden, “dile düşmek” deyimi en çok onlara yakıştırılır. Üstelik, erkekler tarafından yapılmış bir dil içinde yaşamak zorunda oldukları ve simgeleştirilip başka şeyler hakkında konuşmanın aracı yapıldıkları için, hep “erkek dili”ne düşer kadınlar. Edebiyat, hem bu sürecin parçası, hem de onu anlayıp değiştirmenin en yetkin araçlarından biridir. Bu kitap, feminist eleştirinin kuramsal arka planını irdelemenin yanı sıra, Türk ve Batı edebiyatından hem erkek hem de kadın yazarların yapıtlarını derinlemesine inceliyor.

Jale Parla, Sibel Irzık, Deniz Tarba Ceylan, Zeynep Ergun, Rana Tekcan, Hülya Adak, Süha Oğuzertem, Özden Sözalan ve Nurdan Gürbilek’in yazıları, konuyu çok çeşitli boyutlarıyla ele alıyor: Toplumsal cinsiyet kavramı, edebiyatın öznesi ve nesnesi olmak, kadınlık ve erkeklik kurguları açısından edebiyatın içerdiği tuzak ve imkânlar, dilin ve suskunluğun cinsiyeti… Kadınlar Dile Düşünce, feminizmin “dile düşkün”lüğü sayesinde mümkün olan edebiyat okumalarının çarpıcı örneklerini sunuyor.

Bir Adalet Feryadı; Osmanlı’dan Türkiye’ye Beş Ermeni Feminist Yazar
Lerna Ekmekçioğlu, Melissa Bilal

Konusu: Bir Adalet Feryadı, Osmanlı/Türkiye Ermeni toplumunda kadın haklarıyla ilgili talepleri gündeme getirip bu hakların elde edilmesi için dernekler, gazeteler kuran, romanlar, öyküler, şiirler yazan beş öncü kadın, Elbis Gesaratsyan, Sırpuhi Düsap, Zabel Asadur (Sibil), Zabel Yesayan ve Hayganuş Mark’ın kaleme aldığı eserlerden bölümler ile onlar hakkında yapılmış incelemeleri içeriyor.

Basıldığı günden bu yana alanında Türkçedeki yegâne çalışma olan ve önemli bir referans kitabı olarak kabul edilen Bir Adalet Feryadı, Türkiye’de kadının tarihi, feminist mücadele, toplumsal cinsiyet tartışmaları alanlarında eşsiz bir katkı olarak kabul ediliyor.

Kitapta yer alan Ermeniceden çeviri metinler, bu kadın yazarların nasıl bir dünya tahayyül ettiği; adalet, eşitlik ve özgürlük fikirlerinin onlar için hangi anlamları taşıdığı; bunları hangi yollarla elde etmeyi düşündükleri gibi sorulara kendi kalemlerinden verilen yanıtlar olarak dikkate değer. Bu örnek metinler ve incelemeler aracılığıyla, yazarların Ermeni ve kadın kimlikleri üzerinden oluşturdukları siyasi duruşların yanı sıra, dönemin Osmanlıcılık, milliyetçilik, sosyalizm gibi toplumsal projelerine olan ilgilerine ve Müslüman/Türk kadınlarla olan ilişkilerine uzanan bir bakış açısı geliştirmek mümkün. Kitabın sonunda yer alan, beş Ermeni feminist yazarın ve çağdaşlarının fotoğraflarından oluşan fotoğraf albümü ise kitabı görsel açıdan zenginleştiriyor.

Feminist Kitaplık 10 Kitap Önerisi

Batman’da Kadınlar Ölüyor
Müjgan Halis

Konusu: Batman Lisesi’nin en başarılı öğrencilerinden L., istediği gibi giyinebilen, istediği kişiyle görüşebilen bir genç kızdı. 19 yaşında ölümü seçti. Babası “Neydi bizim suçumuz?” diye sordu. Kız kardeşi B. ise “İntihar sadece ölüm müdür?” diye sordu ve ekledi: “Bir genç kızın kafasını oynatması da, hiçbir işe yaramaması da intihardır.” B. ikinci çocukları da intihar etti dedirtmemek ve babasını hepten yıkmamak için kendi intiharını erteledi. Ama Batman’da genç kız ve kadınlar ölüme yönelmeyi sürdürüyorlar. Bir zamanlar faili meçhul cinayetlerin başkenti olarak ünlenen bu kent, artık dünya ve Türkiye ortalamasının çok üstünde rakamlara ulaşan kadın intiharlarıyla anılıyor.

Medya, birçok olayda olduğu gibi bu konuda da, insani olanı arka plana itip reyting ve satış kaygısıyla hareket ediyor. Sorunu anlama ve çözüm önerilerini tartışmaya açma yerine tüm Batman’ı ve kadınları rencide ediyor.

Batman’da Kadınlar Ölüyor ise öncelikle “Neden Batman?”, “Neden kadınlar?” ve “Neden şimdi?” sorularını soruyor. Gazeteci Müjgân Halis, intihar girişiminden sağ kurtulmuş olan kadınlarla ve hayatlarını kaybedenlerin yakınlarıyla yaptığı yüz yüze görüşmelerde bu soruların cevaplarını arıyor. Ardından sözü, valilikten belediyeye, barodan HADEP’e ve Diyanet’e kadar, ilgili ve yetkililere veriyor. Kitapta Dicle Üniversitesi ile söz konusu kuruluşlardan bazıları tarafından hazırlanan beş ayrı raporun önemli bölümlerine de yer veriliyor.

Emanetten Mülke; Kadın Bedeninin Yeniden İnşası
Nazife Şişman

Konusu: Feminizm, kadın sorunları için evrensel bir çözüm olduğu iddiasında. Kadın ve cinsiyet konusunun konuşulduğu kavramların tekelini de elinde tutuyor. İlahiyatçılar bile erkek egemenliği, kadın bakış açısından din yorumu gibi kavramları kullanıyor. Halbuki feminizm, Avrupalı aklın ve bütün bilimlerin sekülerleşmesi tarihi içinde değerlendirilebilir ancak. Yani kadınlar için tarihin sonu değil. Emanetten Mülke kadın ve cinsiyet etrafındaki konjonktürel söylem ve dönüşümleri işte bu perspektiften ele alıyor.

Feminizmin ABC’si
Necla Arat

Konusu: Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadın hakları güncel bir sorun. Kadının özgürlüklerine kavuşması, aile ilişkisinden ekonomiye, cinsellikten çalışma hayatına kadar her alanda baskılardan kurtulması çok uzun, çok yorucu bir çalışmayı gerektirmektedir. Son yıllarda feminist harekette dünyadaki gelişmelerin yanı sıra Türkiye’de de önemli gelişmeler meydana geldi.

Prof. Dr. Necla Arat, ABC dizisi için hazırladığı özgün yapıtında feminizm konusunu felsefi arka planı ile ele alıp temel sorunlarını, dünyadaki ve Türkiye’deki gelişmeleri anlatıyor. Prof. Arat, çalışmanın amacını şöyle belirtiyor: “Çoksesli, çoktalepli, özgürlükçü, demokratik bir ortamda yetişecek genç kuşakların gerek Batı’da gerekse Türkiye’de feminizmin abc’sini olumlu ve olumsuz yönleriyle önyargısız olarak öğrenmeleri, feminizme gereksinme duyulmayacak toplumsal, kültürel yapıyı oluşturabilmelerinin ilk adımı olacaktır.”

Kadınlara Dair, Akılda Kalanlar
Neşe Doster

Konusu: Kadın,
Günlük pratik içinde nelerle boğuşuyor?
Görünür ve gündelik sorunlarla uğraşırken, nelere yenik düşüyor?
Yaşamın çarklarından savrulurken, neleri sorgulaya mıyor?
Zorluklara meydan okurken, nelerle hesaplaşıyor?
Kendi yaşam gerçeğinin yakıcı boyutlarını ne kadar farkediyor?
Baba, ağabey, koca ve toplum dayatmasıyla nasıl başa çıkıyor?
Kadınlara karşı hoşgörüsüz ve tahammülsüz değer yargılarıyla nasıl savaşıyor?
“Yap” ve “Yapma”lardan oluşan değeler sistemimizde, uymayanı dışlayan geleneksel yapımızda hangi bedelleri ödüyor?
Görmezden gelinen ve yok sayılan varlığına karşı, nelere tutunmak zorunda kalıyor?
Bu kitap, bunları irdelemek amacıyla yazıldı.

Cinsiyet Halleri
Nil Mutluer

Konusu: Cinsiyet halleri; cinsiyetin, cinselliğin, bedenin, normun ve yasağın kesiştiği sınırdaki değişik söylem ve performansları ifade eder. Elinizdeki derleme de, genel anlamda Türkiye’deki cinsiyet hallerinin değişik boyutlarına dikkat çekiyor. Cinsiyet, din, eğitim, etnisite, hukuk, göç, medya, militarizm, sınıf, siyaset ve tarihin değişik kesişim noktalarına odaklanan makaleler, yerel alandaki sosyal, ekonomik ve siyasi güç ilişkileri hakkında bilgi veriyor. Bu bağlamda, hem toplumsal cinsiyetin hem de birlikte analiz edildiği kriterlerin tek başına bir “kategori” olarak ele alınamayacağına da işaret ediyor. Derleme kapsamındaki çalışmaların ortak noktası, feminist yaklaşım veya toplumsal cinsiyet teorileri ve bakış açısıyla ele alınıyor olmaları. Türkiye’de feminist literatür, 1980’lerden bu yana kadın hareketleriyle eş zamanlı gelişti. Literatüre son on yılda giren toplumsal cinsiyet kavramı artık sadece kadın çalışmalarıyla özdeşleştirilmese de, erkeklik ve eşcinsellik gibi alanlarda yapılan çalışmalar oldukça yeni ve az sayıda. “Cinsiyet Halleri’nde, konu bütünlüğü yerine bu değişik alanların bir arada olması hedeflendi.

Yazı dizimiz haftaya Feminist Kitaplık 10 Kitap Önerisi: Yabancı Yazarlar 1. Bölüm ve Feminist Kitaplık 10 Kitap Önerisi: Yabancı Yazarlar 2. Bölüm ile devam edecek.

Bizi takip etmeyi unutmayın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.