Feminizm hakkında az mı konuştuk? Yıllardır çevremde en az benim kadar akıllı olduğuna emin olduğum, birçok işi başarıyla yaptıklarına şahitlik ettiğim, sadece eğitimli demeyeceğim; kendini eğitmiş, arkadaşlık edebilen, empati kurabilen insanlarla -dikkatinizi çekiyorum İNSAN dedim erkek demedim- feminizmi konuştum.
Ve yine birçok kez, bu insanlara feminizmin erkek düşmanlığı olmadığını, kadını üstün kılmaya çalışmadığını, feminist olmanın öyle ağız bükülecek (o ağzınız öyle kalsa keşke bir süre) ya da sadece kadınlara özgü bir durum olmadığını anlatarak kendimi yıprattım. Yıprattım çünkü yeterince iyi bilmiyor, dolayısıyla konuşmalarımı temellendiremiyordum. Hatta bazen “bu kadar da olmaz!” diye deliriyordum. (Bazı durumlarda, içimden cinsiyetçi küfürler ettiğim bile oluyordu?)
Hayır. Bu bir ‘feministler melektir’ yazısı değil. Her cinsten, her ırktan, her milletten, her dinden, her ideolojiden iyi/kötü/doğru/yanlış/saçma insanlar var. (Evet size hayatın sırrını vermiyorum, bunu zaten biliyorsunuz. Sadece o tatlı kafamızdaki bu bilgiyi, daha kapsamlı mı kullansak acaba?)
Feminizm ne değildir? Feminist kim değildir?
Feminizm erkek düşmanlığı değildir, her türlü cinsiyetçi yaklaşıma karşıdır. (“Cinsiyetçilik, bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu savunan görüş ve ideolojidir.” Vikipedi) Feminizm kadın üstünlüğünü savunmak anlamına gelmez, kas gücü gibi bir takım ‘dayanıklılık’ öğelerinin bir üstünlük olmadığını söyler. Feminizm bir cinsel yönelim gerektirmez; Mevlana’nın ‘ne olursan ol gel’ düsturu feminist düşünce biçimine uygundur.
Feminizm, kadınlara genellemeler üretmez; “bütün Ayşe’ler iyi araba sürer.” diye bir genellemenin olamayacağını anlatır.
Feminist kadınlar; erkek rolüne soyunmaz; kadın olarak var olmak dururken neden böyle bir istek duysunlar ki?
Feminist kadınlar eşlerine şiddetin hiçbir türlüsünü uygulamak istemezler, şiddetin hiçbir olayın çözüm yolu olmadığını bilirler.
Feminist kadınlar ev hanımlığına karşı değildir, evin ortak bir konfor alanı olması gerektiğini savunurlar.
Feministler intikam savaşçısı değildir. “Bugüne kadar ezildik, şimdi sıra bizde, siz görürsünüz!” demezler. Feminist olmak için medeni hal şartı yoktur, kaldı ki evde kalmış gibi bir medeni hal de yoktur, bu cinsiyetçi bir söylemdir.
Feminist anneler; eşlerinin çocuklarıyla ara sıra ilgilenmelerini istemezler; yapımda bu kadar emeği geçen eşleriyle tüm sorumluluğu eşit bir biçimde paylaşmak isterler. İstedikleri Yardım talebi değildir, Yardım etmek bir seçenektir. Karşı taraf için seçmek zorunluluk içermediği gibi yardım etmemek de diğer seçenektir.
Feminist insanlar çalışma hayatında aynı işi yapan kadın ve erkek arasında erkeklerin daha az kazanmasını arzulamazlar, eşit işe eşit maaş isterler.
Feminizm Nedir Anlamak: 3 Kitap Önerisi
Buraya kadar tamam mıyız?
O halde kadın sorunlarını ve feminizmi daha iyi anlamak için okuduğum birkaç kitabı önermek istiyorum. Özellikleri birbirinden farklı, yazım dili bakımından okunması kolay, konu hakkında epeyce aydınlatıcı, bence, başucu kitapları!
1 – Feminizm Herkes İçindir / Bell Hooks
Bu kitaptan, Feminizm hareketinin yıllar içindeki gelişimi ve türlerini, özellikle feminizm üzerine okuma/araştırma yapmamış insanlara, feminizm ile ilgili bu kadar negatif düşüncelerin medya eliyle nasıl yayıldığına dair bilgileri alabilirsiniz. Ki bu yazının en başında bahsettiğim arkadaş tartışmalarında en çok merak ettiğim kısımdı.
Kitap arkasından: “Her birimiz doğduğumuz andan itibaren cinsiyetçi düşünce ve eylemi kabul etmeye yönlendiriliyoruz. Kurumsallaşmış cinsiyetçiliği sonlandırabilmek için değişime önce kendimizden, kendi hayatımızdan başlamamız gerekiyor.”
2 – Toplumsal Cinsiyet Yanılsaması / Cordelia Fine
Cordelia Fine kitabında birçok ciddi araştırmayı esprili bir dille okutmayı başarıyor. Tek solukta okunabilecek bir kitap olup olmadığını elinize alıp biraz incelediğinizde anlıyorsunuz.
Yazarın son sözünden sonra başlayan cinsiyet üzerine incelediği kitap, makale, psikolojik ve bilimsel araştırmaları içeren notlar, kaynakça ve dizin bile neredeyse 80 sayfa. Zaten insan bazı bölümlerden sonra durup düşünme ihtiyacı duyuyor. Bana kalırsa neyi neden yaptığımızı/düşündüğümüzü ve çeşit çeşit önyargılarımızı değerlendirmek için iyi bir seçenek.
3 – Kendine Ait Bir Oda / Virginia Woolf
En basitinden bu yazıyı okuyacak kadar ‘kadın olmak’, ‘feminist olmak’ ile ilgiliyseniz; Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda kitabını elinize almanız yeterlidir. İlk sayfadan sonra su gibi akıp gittiğini görecek adını bile bir ayrı anlamlandıracaksınız. Benim için çok güzel bir başlangıç kitabı olmuştu. Saygı duyduğum bir büyükten öğüt almak ya da çok kıvamında bir eleştiri dinlemek gibiydi.
Arka kapaktan: “Bütün yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan büyük gösteren bir ayna görevi gördüler, büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı. Böyle bir güç olmasaydı dünya hala bataklık ve balta girmemiş ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarda zafer kazanıldığı duyulmazdı… Çar ve Kayzer ne taç giyer ne de tahttan inerlerdi. Uygar toplumlarda ne işe yararsa yarasınlar, bütün şiddet ya da kahramanlık eylemlerinde aynalar gereklidir. İşte bu yüzden Napoleon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğuna bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezlerdi.”
Canım sen kimle raks ediyorsun, senin bildiğin kadarını biz unuttuk bile diyenler için kadın kitaplığı listem ve önerilerime göz atabilirsiniz.