Bilgi ve teknoloji çağında yaşıyoruz. Bunun insanlık için birçok avantajı var ama aynı zamanda bu yoğunlukta meydana gelen bilgi kirliliğinin önüne geçebilmeyi başarmamız gerek. Bu da dijital dünyadan çocuklarımızı uzak tutamasak da en azından kontrollü oluşunu kolaylaştıracak kitap okuma alışkanlığı ile sağlanabilir. Kişisel olarak evde oluşturabileceğimiz bir kitaplık veya kütüphane ile yaşayacağımız hazzın dışında bilgi kirliliğini de kendi filtrelerimizden geçirmiş olacağız. Kitap ve okumanın yararlarından bahsetmeye gerek bile yok. Keza toplumun gelişmesi ve kendini güncellemesi okumaktan geçiyor. Ben ise kendimden yola çıkarak birkaç etmene değinmek istiyorum izninizle.

Kitap Okumaya Ne Zaman, Nasıl Başladım?
Açıkçası düzenli kitap okuma alışkanlığım ortaokul zamanlarında başladı. Önceki çocukluk dönemimde kitaplarla pek haşır neşir olduğumu söyleyemem. Okur-yazarlığı pek vardı diyemem ailem için, onların öncelikleri daha çok geçim derdine dayanıyordu. 1999 yılında büyük depremden sonra İstanbul’a taşınmamız sayesinde bir aile dostu edindik, evlerinde en çok dikkatimi çeken şey ise sıra sıra dizilmiş kitaplardı… Her gittiğimde mutlaka birkaç kitap karıştırır, ilgimi çekenleri ödünç alarak okurdum.
Poulo Cheolho’nun Simyacı’sı ile o zaman tanıştım devamını Hugo’nun Sefiller’i ile getirince de kitaplar benim için ayrı bir dünya olmayı başarmıştı bile. Tabii bunda ortaokul yaşlarında kitap okumayan bir çocuk olmama rağmen, iki muhteşem kitabı seçip okumuş olmamın etkisi büyük. Benim için gerçekten büyük bir şanstı. Eminim konusunu beğenmediğim ve yaşıma göre fazla ağır olan başka kitapları seçmiş olsaydım, kitapla olan yoğun ilişkim daha sonraki yıllara sarkardı. O zamanlardan bu yana düzenli bir okuyucu olduğumu söyleyebilirim. E haliyle zamanla kitaplarla duygusal bir ilişki yaşadığımda oluyor; onları saklamak, kıvrılıp yıpranmamasına özen göstermek, ayrı bir saygı duymak, kokusunu sevmek vs.
Zaman içinde çoğalan kitaplarım üniversite zamanında kolilerde yer alsa da kendi evime yerleştikten sonra yılların hayali olan bir kütüphane oluşturmaya başladım. Aslında bir kütüphane sayılmaz kitaplık demeliyim velhasıl şehirlerde yaşayan insanlar olarak yer sıkıntımız malumunuz. Ama yine de az veya çok muhakkak evimde kitaplığım olmasına, okudukça içeriğini geliştirmeye ve zenginleştirmeye çalışıyorum. Dönüp baktığımda kendi gelişimimi görüyorum, eksilerim-artılarım gözümün önünde oluyor bir anlamda. Bunların dışında sağlam bir dekorasyon da oluyorlar bana göre. Gelelim, kitap okuma alışkanlığının temeline….

Çocuklarımız İçin Evde Kitaplık Oluşturmak
Bende durumlar bahsettiğim gibiyken kendi çocuğuma da kitap okuma alışkanlığını ve kitap okuma sevgisini aşılamanın yollarını deniyorum sürekli. Daha şimdiden (20 aylık) kendine ait bir kitaplığı var. Uyku öncesi rutinlerinden biri de her akşam 5 kitap okumak, üstelik okuyacağı kitaplarını kendisinin seçmeye başlaması benim için tarifsiz bir mutluluk. Kendine ait bir kitaplığının olması, kategorize etme yeteneğine ve sahiplenme duygularına da yarar sağlıyor; benim kitaplarım, babamın kitapları, annemin kitapları gibi. Ve bu, yararlarından sadece biri.
Avustralya Ulusal Üniversitesi’den Dr. Joanna Sikora’nın yürüttüğü bir araştırmaya göre;
- Evde yeterli miktarda (en az 80) kitapla büyüyen çocukların, yetişkinlikte okuma ve sayılarla olan ilişkisinin daha iyi olduğu gözlemlenmiş durumda.
- Evimizde oluşturacağımız bir kütüphane ya da kitaplıkla, çocuklarımızın soyut ve somut becerilerini geliştirmeleri, bir üniversitenin sağladığı yarardan daha fazla.
- Öğrenmeye uygun bir ev ortamında büyümek, hayat boyu öğrenme felsefesinin sürekliliğine yardımcı olmakta.
Bu ve benzer birçok araştırma durumun önemini gözler önüne seriyor aslında.Bebeklik dönemi (0-3 yaş) Kitap Okuma Ve Sevdirme Tüyoları’ için tıklayın.
Kitap Okuma Alışkanlığı
Kitap Okuma Alışkanlığı Açısıdan Türkiye’deki Genel Durumumuz Nedir?
Türkiye’deki genel durumumuzla ilgili pek iç açıcı şeyler olduğunu söyleyememek ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığının son yıllarda kütüphane ve kitap okuma kültürünü oluşturmaya yönelik çok güzel atılımları var. Bunlardan biri Z-Kütüphaneler (zenginleştirilmiş kütüphaneler). Burada temel yaklaşım; çocukların, kütüphaneleri sıkıcı ve boğucu havasından uzaklaştırıp, daha eğlenceli ve teknolojiden yararlanılarak zenginleştirilmiş bir kütüphane haline getirmek. İnteraktif zeka oyunları, daha renkli ve canlı ortam, daha rahat ortamlar ve çocuklara göre dizayn edilmiş masa ve sandalyeler gibi materyallerle keyifli ve sosyal zaman geçirebilecekleri yer halini alan kütüphanelerin sayısı her geçen gün artmakta. Yine de Türkiye’de bu konuda ne kadar eksik olduğumuz başka bir araştırma tarafından açıkça görünüyor.
2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre; evde bulunan kitap sayısı Milli Eğitim Bakanlığı’nın OECD işbirliğinde Türkiye çapında 15 yaşında öğrencilerden topladığı verilere göre evinde en fazla 10 kitap olan ailelerin oranı %27. Evlerin %54’ünde kitap sayısı 25’i geçmiyor. Evlerde bulunan 25 kitabın çoğunluğu ise edebi eserler değil, ders kitabı veya test kitabı.
(kaynak PİSA, 2012)
- Evlerin %26,9’unda en fazla 10 kitap var.
- Evlerin %54’ünde 25’den az kitap var.
- evlerin %18’inde 100’den fazla kitap var.
Evlerimizde bulunan kitap oranları bu kadar üzücü bir durumdayken, biz ebeveynler olarak evde oluşturacağımız bir kitap köşesi ile çocuklarımızın bu dünyayla daha çok haşır neşir olmalarına yardımcı olabiliriz.
Kaynaklar: https://bigthink.com/mind-brain/mind-brain-home-library-benefits?rebelltitem=4#rebelltitem4
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/805144