Kitle Bağışıklığı Nedir? Koronavirüs Sürecinde Sürü Bağışıklığı mı Oluşturmak İsteniyor?

Kitle Bağışıklığı Nedir? Koronavirüs Sürecinde Sürü Bağışıklığı mı Oluşturmak İsteniyor?

Koronavirüs hayatımıza girdiğinden beri tüm rutinlerimiz, yaşam şeklimiz hatta perspektifimiz değişti. Bu sürecin devam etmesi ve giderek içinden çıkılamaz bir hal almasıyla birlikte devletlerin politikalarına da toplumların aklını karıştırıyor haliyle. Dünya üzerindeki toplumların en son maruz kaldığı konu ise: “Kitle Bağışıklığı Nedir? Koronavirüs Sürecinde Sürü Bağışıklığı mı Oluşturmak isteniyor?” 

Bu sorular herkesin aklında, bazı ülkelerce uygulanma aşamasında veya çoktan uygulandı. Öncelikle biz “Kitle Bağışıklığı nedir?” Sürü Bağışıklığı nasıl olur? sorularımızın cevaplarına bakalım. 

Kitle Bağışıklığı Nedir?

“Yeni koronovirüsün yayılmasını yavaşlatıp, toplumdaki sağlıklı bireyleri nasıl koruruz, hasta olan bireyleri nasıl iyileştiririz?” sorularını tüm insanlar birbirlerine soruyorken ve henüz net bir cevap alınamamışken, herkesin dilinde aklında bir anda “sürü bağışıklığı” belirdi. Sürü ya da kitle bağışıklığı; bir enfeksiyon durumunda, toplumda yeterli sayıda bireyin bağışıklığa sahip olmasıyla, enfeksiyonun yayılma hızının azalması ya da yok olmasıdır. Ama nasıl?

Sürü Bağışıklığının Mantığı Nedir?

Sürü bağışıklığından bahsedilmek için, öncelikle beliren enfeksiyonu atlatıp bağışıklık kazanmak ya da o enfeksiyonun bulunmuş(!) bir aşısını olmak gerekiyor. Bu bağışıklık kazanma aşamasını geçen bireyler toplumda bir koruma kalkanı oluşturarak enfeksiyonun yayılma hızını düşürüyor. Böylece enfeksiyon giderek yok oluyor.

Ama şu an, içinde bulunduğumuz şartlarda bu mümkün mü?

Yeni Tip COVİD-19 ve Kitle Bağışıklığı

Dünya çapında ölen binlerce insan, felakete sürüklenen ülke ekonomileri, insanların salgın karşısında çaresizliği ve daha binlerce felaket… Gelişen teknoloji, alınan olağanüstü önlemler hiçbir şey işe yaramıyorsa ne yapılabilir?

Çareler tükendiyse veya felaket önlenemeyecekse, belki de sürü bağışıklığına yönelmek mantıklı olabilirdi. Ama öncelikle bireylerin bağışıklığını kazanmaları desteklenerek. Ya da bulunabilseydi bir aşılama yöntemi ile. 

Sürekli format değiştiren bir virüsle karşı karşıya olmanın sonucu olarak, elimizde ne doğru düzgün bir aşı var ne de bağışıklık kazanan bireylerin tekrar enfekte olup olmayacağına dair net bir bilgi. Kimin, neden, nasıl bağışıklığı var? Toplumdaki hangi yaş grubu riskli?.. ve daha birçok soruyla karşı karşıyayız. Net cevaplar, keskin aralıklar bizden kaçmaya devam ediyor.

Virüsün Dünya’ya yayılmasıyla birlikte bazı ülkelerin kitle bağışıklığı girişimlerinin olması ama bu karardan 3-4 gün içinde vazgeçmelerinin sebepleri bu saydıklarımız. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bile bilmediğimiz için, 

-Maske takmak,
-Sosyal mesafeyi korumak,
-Sürekli ellerimizi temizlemek,
-İzole olmak,
-Bağışıklığımızı güçlendirmek,
-Her şeyi dezenfektanlara boğmak vb. dışında alabileceğimiz önlemlerimiz henüz yok.

Buna rağmen hayat devam etmek zorunda ve ülkeler ve insanlar ayakta kalmak için, ekonomileri için, gerçekten yaşayabilmek için günlük rutinlerini devam ettirmek zorunda. Yetişkinler günlük rutinlerine devam ederken, çocuklar nasıl normalleştirilemez? Hele ki yapılan son araştırmalarda toplumda en az enfekte olan kesim olarak gösterilirken! Taşıyıcılık oranında en az seviyede olduğu sağlık uzmanlarınca bildirilmişken.

Okulların açılması ve çocukların önlemler dahilinde normaline dönmesi, sizce bizlerde kapalı olarak oluşturulmak zorunda kalınan kitle bağışıklığımızın bir parçası olacak mı? Yoksa…


Photo by Ashkan Forouzani on Unsplash

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.