Nobody’s Child – Marie Rose Balter Biyografisi

Nobody’s Child - Marie Rose Balter Biyografisi

Akıl Hastanesi’nden, Massachusetts Danver Devlet Hastanesi’ne Yönetici Olmanın Hikayesi

Marie Rose Balter’in biyografisinin anlatıldığı oldukça güzel bir film olan Nobody’s Child ı izlediniz mi?

Hala izlemediyseniz bu etkileyici ve oldukça yoğun duygularla sizi başbaşa bırakacak filmden biraz bahsederek, Nobody’s Child ı hafta sonu izlemek istediğiniz filmler listesinde baş sıralara almanızı önerebiliriz. Dilerseniz kitabını da okuyabilirsiniz.

Nobody’s Child – Marie Rose Balter Biyografisi

“Eğer affetmeyi öğrenmezsen boşa yaşamış olursun”

Marie Rose, 1930 yılında alkolik bir annenin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelir. Annesi ona bakamayınca 5 yaşında olan Marie’yi yurda verir. 

Ardından evlatlık verilir. Marie’nin kaderi ne yazık ki yine yüzüne gülmez, çünkü onu evlatlık edinen çift sadist çıkar. Bu İtalyan asıllı çift küçük kızı evin mahzenine kapatıp sistematik biçimde işkence eder. 

Dışarıdan bakıldığında normal ve çok saygın göründükleri için, bunu yıllarca rahatlıkla gizleyebilirler.

Marie Rose 17 yaşında depresyondan felç geçirir. Halüsinasyonlar da gördüğü için doktorlar ona şizofren teşhisi koyar ve onu akıl hastanesine yerleştirirler. Marie hayatının 17 yılını orada geçirir. 

Umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranır durur. Yemek yemez, yerinden kımıldamaz ve sıkça intihar etmeyi düşünür.

Otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar Marie’nin durumunu yeniden değerlendirir. Onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik atak yaşadığına karar verirler. Arkadaşlarının ve kendisini seven bir kaç sağlık görevlisinin yardımıyla Marie hastaneden çıkar.

O artık hür ve yaşamını nasıl sürdüreceğine dair kendisi karar verme aşamasındadır. Terk edilmiş, işkence ve tacize uğramış, otuz dört yılı ziyan olmuş bir kişi olarak hiçte kolay olmayacaktı, ama o yılmadı ve kızgın, öfkeli, umutsuz olmak yerine sıfırdan başlamayı tercih etti.

Yetkililer “Aklı dengesi yerinde değil, okuması imkansız” dedikleri halde Marie, Salem State Üniversitesine Psikiyatri bölümüne girer ve mezun olur. Bu ara kanser hastalığına yakalanır ve mücadelesini kazanır. Kendisi gibi akıl hastanesinden çıkmış ve iyileşmiş Joe ile evlenir. Kocası maalesef altı sene sonra ölür ve Marie kendini işine verir. Uzun yıllar doktor olarak çalıştıktan sonra Harvard Üniversitesi’nde mastır yapar.Psikiyatrik hastalarla çalışır, konferanslar verir. Elli sekiz yaşındayken, ‘vay be’ dedirtecek birşey yapar: On yedi yılını geçirdiği Massachusetts Denver Devlet Hastanesi’ne yönetici olarak atanır. 

Verdiği bir basın toplantısında şunları söyler: “Eğer affetmeyi öğrenmezsen boşa yaşamış olursun”  Affet, geçmişi unut, hayat mucizedir.

Bunların dışında Bayan Balter, Hem Amerika’da hem de yurtdışında toplum ve aile hayatında uyumu teşvik ederek dünyaya umut ve barış getirmeye çalıştı. Mültecilere tıbbi malzeme ve maddi yardım sağlamak için 10 gezi yaptı. 

Marie, 6 Ağustos 1999’da bu hayata veda etti. Her zaman savunduğu şey ise; “İnsanlar isterlerse her şeyi değiştirebilir, kendilerini bile…

Biyografisi yazıldı ve hayatı film oldu (Nobody’s Child). Bir çok ödüle layık görüldü.

Dramlardan hoşlanmasanız bile bu hayat hikayesini izlemek ve dinlemenin sizlere hayata sıkı sıkı tutunmanıza kocaman sebepler vereceğine inanıyorum.

 İlham veren kadınlardan biri olan Marie Rose biyografisininden sonra, eminim kendinizi her düştüğünüzden yeniden kaldırmanız için birçok bahane bulacaksınız.

İyi seyirler dileriz.

https://www.danversstatehospital.org/marie-balter

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.