Önyargılarımız ve Beynimiz aslında size şunu soruyor: “Beynin mi senin efendin yoksa sen mi onun efendisisin?”
Haydi gelin bugün de kendimizi kapadığımız, görünmez zırhlarımızı giydiğimiz ve güven problemi yaşadığımız dönemlerimize bakalım.
Önyargılarımız ve Beynimiz
Duvar örmemiz gerektiğini, olduğumuz halimizin sevilmeye değer olmadığını, dışarıya karşı yetersiz olduğumuzu düşündüğümüz, duygusal ihtiyaçlarımızın giderilmediği bir de üstüne incitilmiş bir benlikle büyümüş olmakta saklıdır belki de bütün yanıtlar.
Evet yukarıda bahsettiğim durumları içimizden birçoğu belki dönem dönem belki de sürekli olarak yaşıyor. Bu duygu durum karmaşası ve içten içe benliğini sorgulama durumları bizleri diplere kadar indirip sonra da silkelen ve kendine gel dedirtiyor. Peki ya silkelenip kendine gelemeyenler? Düştüğünde üzerindeki tozları silkeleyip yoluna devam edemeyenler? İşte burada şu başlıyor, kişi kendisini öyle bir kapatıyor ki dışarıdan gelen onu besleyecek olan kanallarında önüne kocaman bir set çekiyor. Şöyle ki o sıralarda yardımcı olmaya çalışan insanları da kendilerinden itiyorlar aslında. Çünkü izin verirlerse görünmez zırhları darbe alır ve o yarıklardan kötülükler akmaya başlar diye düşünüyorlar sanırım..
Hepimiz bazen çok iyiyiz bazen kötü.. Bu durum yaşam devam ettikçe bizimle birlikte ve çevreye göre değişkenlik göstermeye devam edecek. Zaten sürekli iyi olma halinde de bir tuhaflık vardır. İnsanız ve duygularımız var sonuç olarak.
Önyargılarımız ve Beynimiz Ne Diyor?
Taşıdığımız bedende kafamızın içi sürekli konuşuyor mesela. Sen ne kadar susturmaya çalışsan da o, dur durak bilmeden sürekli her şeye olumsuz yorumlar yapabiliyor. Madem ki onu susturmak mümkün değil, o zaman biz de olumlama yaparak onun güzel konuşmasına çabalayabiliriz mesela 🙂
Bazılarınızın içinden bırakın yahu evrene olumlu mesaj gönderme zıvanasını duyar gibiyim 🙂 Evet benim de çevremde çok fazla insan var evrene mesaj gönderme olayını saçma bulan, ya da olumlu düşünmekte neymiş neyse onu yaşıyoruz işte diyen.. Kim ne derse desin ben buna çok inanıyorum. Bence yaşadığımız hayat zihnimizde oluşturduğumuz yaratımlarla ilerliyor.
Ben böyle konuşuyorum şimdi sanmayın ki hayatım dört dörtlük ya da zihin yaratımlarımı mükemmel yapıyorum vs. Hayır tabii ki. Ben de yavaş yavaş zihnimi kontrol etmeyi öğreniyorum, olumlamalar yaparak beynim benim efendim değil de ben onun efendisi olmaya çalışıyorum. En azından tamamen gemileri yakıp, bütün ipleri beynime vermek yerine ona ben hükmetmeye çalışıyorum.
Önyargılarımız ve Beynimiz Son Söz
Sizlere naçizane tavsiyem; çocukluğunuzdan süregelen değersiz ve yetersiz hissetme duygumuz, sevilmeye layık değiliz hislerimiz, geçmiş kötü deneyimlerimiz olsa da pencereler var ve onları tamamen kapatmayalım. Böylece bize iyi gelmez diye ön yargı oluşturduğumuz ama aslında bize çok iyi gelecek olan yardımları da elimizin tersiyle itmemiş oluruz.
Herkese güzel günler 🙂
Photo by John Matychuk on Unsplash