Evde Sadeleşme: Az Çok Mudur?

Evde Sadeleşme: Az Çok Mudur?

Evde Sadeleşme, az çok mudur? Peki neden sadeleşelim? Hayat zaten yeterince hızlı, hepimizin yoğun çalışma hayatları ve yoğunlaştırmaya çalıştığı özel hayatları var. Bu koşullarda bir de eşyalar zamanımızı çalmasın. Bizim olup ihtiyacımız olmayan ürünler sahiplerini bulsun. Saflardan kurtulup ferahlayalım. Tüm bunların sonucunda en kıymetli şeyden tasarruf edelim. Zaman’dan. 

Korona günlerinde evde oturmaktan sıkılanlar varmış duyuyorum. Sıkılmaya vakit bulmaları çok enteresan. Valla ben hiç sıkılmıyorum. Koronanın mecbur bıraktığı karantina günlerini evde sadeleşme için kullanıyorum. Bazen yorucu olabiliyor ama biraz olsun daimi korona gündeminden uzaklaşmak, kafa dağıtmak isterseniz değişik bir rahatlama yöntemi ve tabii ki hayatınıza yapacağınız uzun vadeli bir yatırım. Peki sadeleşmeye nereden başladım? 

Öncelikle planladım. Planıma sorunların baş gösterdiği alanlardan başladım. Bizim problemimiz eşyamıza oranla evdeki alanımızın küçük olması. Bu yüzden eşyaların düzenini yeniden tasarlamam gerekti. Bunu iki aşamada yaptım. Kalmasını istediğim eşyaları bir kenara ayırdım ve düzenleyip, evdeki alanlarını belirledim. Tamamen kurtulmak istediklerimi ise uzun zamandır kullanmadıklarım ve işlevini yitirmiş eşyalardan seçtim.

Geçip karşınıza her şeyi atın az eşya ile, küçük bir yaşam kurun falan demiyorum. Peki ne yapacağız? Daha başlangıç seviyesinde önerilerim olacak; safralardan kurtulacağız, fazlalıklara yöneleceğiz ve arınacağız. 

Evde Sadeleşme

Küçük adımlarla başlayın. Küçük adımınıza kendiniz karar versin. İster bir çekmece, ister bir oda bir planınız olsun yeter ki. Ya da 30 gün challenge yapabilirsiniz. Sosyal medyada mutlaka rastlamışsınız ama özetle ya her gün en azından bir parçayı elden çıkarmak ya da her gün bir odaya yoğunlaşarak tamamen düzenlemek üzerine gidiyor. 

Kişisel Eşyalarda Sadeleşme: Kıyafet, Ayakkabı, Çanta, Kitap, Kozmetik 

Öncelikle hiç kullanmadıklarınızı, artık sizin olmasının hiçbir anlamı olmayanları ayırın. Diğerlerini hiç ellemeyin ki bir anda gözünüz korkup hepsini geri tıkmaya çalışmayın. Ki dağınık bir çekmeceyi boşaltıp aynılarını geri koymaya çalıştığımız da asla sığdıramayız, o yüzden güçlü durun geri adım atmayın. 

Eğer bir kıyafeti altı aydır giymiyorsanız o kıyafeti bir daha giymeyeceksiniz demektir ben söylemiyorum uzman görüşü bu. Demek ki o olmadan yaşayabiliriz. İnanmayanlar için deneyelim, altı aydır giymediklerinizi görmediğiniz bir yere kaldırın bakalım yokluğunu arayacak mısınız? Hiç sanmam. 

İkinci kısım ise bahaneler; vay efendim zayıflarsam giyerim, yok bunu kaynımın annesinin dünürü almıştı, bu bilmem nereden hatıra. Bahanelere cevaplarım; zayıflarsanız eminim o parça yerine giyebileceğiniz başka kıyafetleriniz hala olacaktır, almış sağ olsun ama ikinize de faydası yok, hatıra falan dinlemem hatıra kalbimdedir. 

Artık objektif olarak kullanmayacaklarımız ortaya çıktıysa, bunları yerlerine göndermenin zamanı gelmiştir. İster çeşitli uygulamalar aracılığıyla satın, isterseniz belediyelerin koymuş olduğu eşya bağışı kutularına atın. Aralarından size yeni hobi çıkaracak geri dönüştürebileceğiniz şeyler var mı, mutlaka bakın. 

Mutfak Malzemeleri ve Ev Tekstilinde Sadeleşme

Şu kadar ürün olsun, şöyle olsun, böyle olsun diye kıstasları gerçekçi bulmamakla birlikte mantık çerçevesinde hareket edilmesi şart. Diyelim ki; evin iki oda, yatılı misafir kapasiten üç ama neden altı tane yorganın var? Zaten evin iki oda kendin zor sığarken senede üç gece kalacak misafire yatırım yapmak, o eşyaların temizliği, düzeniyle uğraşmak mantıklı mı gerçekten?

Ya da düğün takımları; bunlar beynimize işlenmiş mesela birçok marka toplu satışta indirim mindirim diyerek o düğün dernek keşmekeşinde kalan yarım aklımızı da alıp gidiyor. Ev elli metrekare, küçük kare masa zor sığmış salona ama 24 parçalı tabak takımımız var, tabii bir de bunlar misafir için, günlük kullanım için farklı takımımız var, ama neymiş toplu aldık 3 yıl vadeli. Üç yıl ilişkinin garantisi yok ama bunların üç yıl taksidi var. Yapmayın, bu psikologların işi ama kendine kıymet vermeyen kimseye veremez. Hem ne yaptınız? Ölümsüzlüğün anahtarını mı buldunuz, Allah aşkına!  

Çok sevdiğim bir arkadaşım bir gün taşındı, yardıma gittim. Artık toplam dört dolabı olan bir mutfağı vardı. Evi yerleştirirken kutulardan 20 tane falan borcam çıktı. Yahu dedim tamam seversin yemekle uğraşmayı da, niçin 20 borcam? Düğün hediyesi gelmiş. Tamam gelmiş artık ama sen neden alışıp hepsiyle yaşamaya çalışıyorsun? 

Bir diğer bakış açısı; hayatınızı değiştirebilirsiniz. Belki yeni bir ev, belki yeni bir ülke. Bana kalırsa her evin ayrı bir eşyası oluyor. Defalarca duymuşsunuzdur; perde kısa gelir, koltuk ise büyük, en azından berjer sığmamıştır.

O anda taşınma telaşı ile düşünmezsiniz kurtulmak istersiniz. Bir şeyi yenileseniz, o ötekine uymaz yanında eski kalır vs vs. Atarsınız, atarsınızzzzzzz. Yani demem o ki bu kadar kıymet vermeyin. Beğenilerimiz gelişiyor, farklılaşıyor. Bir daha asla değiştiremeyecek gibi davranmanın ya da eşyaya bağlanmanın alemi yok. 

Evde Sadeleşme: İhtiyaçlarımızı Yönetmek

Artık sadeleştik fazlalıklardan kurtulduk. Peki bu duruma nasıl tekrar gelmeyeceğiz?

Eşyalarınıza bakın neler eksik. Kıyafetler üzerinden konuşursak; en önemlisi basic denen, her zaman kullanılan parçalar. Mesela? Çok güzel bir bluzunuz var onu çok beğeniyorsunuz ama hiç giymediniz demek ki ona uygun kombininiz yok. Bu kombini oluşturmalıyız. Ya da en basitinden beyaz tişört herkesin dolabında olması gereken bir parça ya da siyah düz ayakkabı etekle giyilebilir pantolon ile de. 

Sizde eksik olanları belirleyip daha sonra alışverişe çıktığınızda almak üzere listeleyebilirsiniz. Benim yeni kıyafetlerle ilgili bir yöntemim var. Her bir yeni parçaya karşılık dolabımdaki iki parçadan vazgeçiyorum. Ne olduğunun önemi yok biri çorap biri elbise olabilir. Sadece vazgeçmeyi bilmek. 

İkinci önemli nokta ise herhangi bir şeyi alırken onu etiketine göre yargılamayın. Tabii hepimizin belli bütçeleri var, uçalım kaçalım demiyorum. Ama aldığımız ürünü fiyatına göre güzel buluyorsak, onu kullanırken çok mutlu olamıyoruz demek ki. Her aldığımız parçaya vurulamıyoruz. Ucuz diye aldığımız ve yeterince kullanmadığımız üç parça yerine, beğendiğimiz ama pahalı diye almadığımız parça daha uzun süre ve daha iyi hissederek giydiklerimizin arasında yer alıyor. 

Motivasyon İçin İki Öneri: Minimalizm Belgeseli ve Marie Kondo

Şimdiiii gelelim yazıyı buraya kadar okuyup, olabilir aslında diyenler için iki öneriye… 

Birincisi “Minimalizm” belgeselini Netflix’ten izleyebilirsiniz. Tabi biz şu ana kadar azaldık, sadeleştik ama minimalize olmadık. Belli ki ilgimiz var. Bir gün neden olmasın? 

İkincisi Marie Kondo düzenin kitabını yazmış. Deyiş olarak değil gerçekten; ev düzeni ile ilgili kitap yazmış, sonrasında yine Netflix devreye girmiş ve Marie Kondo’nun yardımı ile evlerini düzene sokan, sadeleşen insanları anlatan program çekmiş. Bir bölüm bile izlerseniz mantığını anlayabilirsiniz. Gerçi dur bakayım bunlar ne yapmış, diye diye izlettiriyor kendini. Merak edenler için ben evimde denedim önerilerini, çekmeceleri düzenledim ve çok hoşuma gitti. Bir çekmecede deneyip karar vermenizi tavsiye ederim.

Bahanelerinizi susturmak da, dayatılanlara alışmamak da sizin elinizde. Hazır evde daha çok vakit geçirirken, yoğun yaşamınıza mola verdiğiniz bu sıralarda vaktinizi iyi değerlendirin. Sizi sıkan, boğan ve boşuna yer kaplayan eşyalardan kurtulun. Evi eşyalarla değil, güzel anılarla doldurun. O kadar da zor değil.

Kaynak Fotoğraflar: Bench Accounting on Unsplash, Sarah Brown on Unsplash, Jakob Owens on Unsplash, Naomi Hébert on Unsplash, SHOP SLO® on Unsplash.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.