Modern toplumun teknolojiyle olan artan ilişkisine ek, sosyal bir canlı olan insanların bir yılı aşkın süredir Koronavirüs salgını ile birlikte mahrum kaldığı dokunma ihtiyacı “Ten Açlığı” sendromunu daha belirgin bir hale getirdi. Kısaca fiziksel temas ihtiyaçlarının karşılanmaması olarak açıklanan bu sendromu “ten açlığı nedir ve bizi nasıl etkiler?” başlığı altında incelemek isterseniz yazıyı okumaya devam edin.
Dokunma, anne karnında embriyoda gelişen ilk duyudur. Vücudumuzun en iyi şekilde çalışması için su, yiyecek ve dinlenmenin yanı sıra dokunmaya ve sevgiye ihtiyacımız olduğunu gösteren çalışmalarla ispatlanmıştır.
Cilt, vücudumuzdaki en büyük organdır ve beynimize iyi ve kötü dokunma hisleri gönderir. Sarılmak gibi güzel bir temas kurduğunuzda, beyniniz oksitosin adı verilen bir hormon salgılar. Bu, kendinizi iyi hissetmenizi, anksiyete ve korkuyu azaltırken duygusal ve sosyal bağları güçlendirmeyi sağlar.
Doğumdan sonra dokunulmayan çocuklar üzerinde yapılan deneyler bazı bebeklerin 14 gün içerisinde öldüğünü ve araştırmaya katılan bebeklerin birçoğunun sağlık problemi yaşadığını ispatlamıştır. İnsanın ihtiyaç duyduğu bu etkileşim yetişkinlikte de devam eder. İnsanların birbiriyle olan sağlıklı fiziksel teması; uyku ve sindirimi düzenlemeye, bağışıklık sistemimizi sağlamlaştırarak enfeksiyonlarla savaşmaya yardımcı olur.
Ten Açlığı Nedir?
Gereğinden az fiziksel temas veya ihtiyaç duyulan fiziksel temastan mahrum kalındığında, insanlar ten açlığı ya da dokunma açlığı yaşamaya başlayabilir. Ten Açlığı temas etmek isteyip ancak belli sebeplerden ötürü bunu yapmamak anlamına gelir. Tıpkı yemek bulamayıp açlık çeken biri gibi…
Ten/ dokunma açlığı, yetimhanelerdeki çocuklar, bakım evlerinde yeterince pozitif temas kurmayan yaşlılar ve depresyon, anksiyete ve sakatlıkla yaşayanlar için yaygın bir sorundur. Tüm bunlarla birlikte herhangi bir durumda da ortaya çıkabilir.
Yeterince fiziksel temasınız olmadığında, stresli, endişeli veya depresif hale gelebilirsiniz. Strese tepki olarak vücudumuz kortizol adı verilen bir hormon üretir. Bu, kalp atış hızınızın, kan basıncınızın, kas gerginliğinizin ve solunum hızının artmasına ve bağışıklık ve sindirim sisteminiz için kötü etkilere neden olabilir.
Bunlar daha kötü uyku kalitesine ve daha yüksek enfeksiyon riskine yol açabilir. Diyabet, astım ve yüksek tansiyon gibi diğer sağlık durumları daha da kötüleşebilir.
Ten Açlığı Çektiğinizi Nasıl Anlarsınız?
Ten açlığı çektiğinizi anlamanın tek gerçek yolu bir uzman desteği almakla birlikte kendinizi şu yönlerden izleyerek fikir sahibi olabilirsiniz;
- Uyku Sorunları
- Fiziksel şiddete eğilim
- Bağışıklık sistemi bozuklukları
- Kardiyovasküler bozukluklar
- Ruh sağlığı sorunları
- Büyüme geriliği
- Öz saygı yoksunluğu
- Güvensizlik
Ten Açlığı İle Mücadele Etmek
İnsanlarla fiziksel etkileşimde olamasanız ve birbirimize sarılmanın yerini hiçbir şey doldurmuyor olsa da aşağıdakileri uygulayarak bunun üstesinden gelmeyi deneyebilirsiniz;
- Çevrimiçi sohbet ve görüntülü konuşmalar yapmak
- Yoga, meditasyon ve egzersize hayatınızda mutlaka yer vermek
- Şarkı söylemek, dans etmek, bir hobi geliştirmek ve bitki yetiştirmek
- Sorumluluğunu üstlenmeyi kabullendiğiniz zaman bir evcil hayvan edinmek
- Kişisel bakım ve kendinize yapabileceğiniz masajlarla (El-Yüz masajları ve Peeling gibi) vücudunuzu desteklemek.
Sevdiklerimize özgürce sarılabileceğimiz günlere!
Kapak Fotoğrafı: Photo by Romina Farías on Unsplash
Kaynaklar: