Uygun Şartlar Altında

Sürekli dile getiriyoruz da üzerine düşününce, fena, çok fena. “Ne olacak bu insanlığın hali” diye düşünürken bir aydınlanma geldi; insanın olayı bu zaten. Vahşiyiz, kötüyüz, doyumsuzuz. Güzelliklere gebe olma yeteneğimiz, imkanımız, çoğu zaman tercih meselesi iken sadece, kötüye kayıyoruz tersi için çaba sarf etmeden tek hamlede. Bilinçli olamaz bu! Bizim olayımız bu… Vahşi, bencil, asla doymayan, her anlamda doymayan. Evet, evet! Hepimiz böyleyiz; sen, ben, oğlun, annen… Sen bir de bunları “uygun şartlar altında” gör de öyle konuşalım.

İnsanlık tarihine, bırakın tarihi bugüne bakın; savaşlar, kıyımlar, çevreyi katledip gurur duyanlar, pislikler, ölümler, para, yolsuzluk, taciz, tecavüz, kölelik, ırkçılık, ayrımcılık… Hem kendine hem diğer insanlara karşı bitmek tükenmek bilmeyen bir vahşilik. Başkası yok; insan var. Sürpriz değil, muhtemelen sık sık bu söylemlerle karşılaşıyor, aklınızdan geçiriyorsunuz. Ama bir düşünün, lütfen ayrrıntılı düşünün. Feci! Utanmalı mıyız? Kabul edelim artık. Bizim olayımız bu.

Yüzyıllar boyunca insanlığın ortaya çıkarıp diğer canlılar ve gezegen için yararlı olduğu ne var? Sanayi devrimi mi? Tarım mı? Bırakın dünyaya faydalı olmasını yarısı kadar zararı dokunmasaydı yeterdi. İmrenilmeyecek gibi değil başını alıp gidenlerin cesaretleri. Her gün en az bir kaygı, hiç biri olmasa da geleceğe dayalı. Döner dolaşır paraya çıkar bunun adı. 

Elimizde Kalan Tek Şey Sevgi

Mutluluğumuz; uygun şartlar altında üretmeye aslında bir şekilde tüketmeye endeksli. Elimizde kalan gerçek tek bir güç var; sevgi. O da içgüdüsel olan hani. Anası evladı misali. Yeri gelir insan bunu da yitirir, gözden çıkarır kolayca. Eminim bu güç var insanoğlunda. Dedik ya hani. Her şeye gücü var; iyiliğe, güzelliğe, hayatın tadını çıkarabilmeye, duyguları iyileştirme şansı var. Var ama ısrarı diğer tarafa.

Acılara, yapılan kötülüklere katlanamaz hale geldiğinizde, altı üstü 70 yıllık (ihtimal) bir gelip geçicilikle, nefes alamayacak noktaya geliyoruz. Hala almaya devam ediyoruz, şartları uyduruyoruz bir şekilde hayata. Hiç bir şey yapamıyor; izliyor, biraz üzülüyor yada çok üzülüyor ama alışıyoruz sonunda. Hamile insanların üzerine bombaların atıldığını, minicik çocukların oradan oraya savrulduğu gördükçe içimiz daralıyor. Hıh, sanki ilk defa görmüşüz gibi; Suriye, Irak, Filistin, kaç yıl oldu sahi? Şimdi Ukrayna, belki sonra Türkiye… Farkeder mi? Kötüyüz, aciziz, paranın kölesiyiz.

Yaşamaya devam edebilmek için; bunu içgüdüsel olarak kabul etmeli, bu duruma adaptif yaşamalıyız sanırım. Polyannacılık’a lüzum yok. Gerçekler bu. İnsanlık bu. Birbirimizi ve beraberinde tüm yaşamı yiyip bitirmeye devam. Zor mu geliyor? Merak etme uygun şartlar altında olursun en ala “insan”.

Kapak: Photo by Frida Lannerström on Unsplash

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.