Bu yazımda bahsedeceğim roman benim en sevdiğim, en etkilendiğim roman, Hakan Günday’ın “Ziyan” adlı romanı. Romanla ilgili kişisel yorumlarıma geçmeden önce kitapla ilgili bilgileri vereyim.
Ziyan, ilk baskısı Eylül 2009’da yapılmış bir roman, yayıncısı Doğan Kitap. Zaten Hakan Günday’ın çoğu romanı Doğan Kitap tarafından yayımlandı. Hakan Gündayı’ın ilk romanı “Kinyas ile Kayra” da buna dahil. Kapak tasarımı Geray Gençer, kapaktaki illüstürasyon ise Emre Orhun tarafından yapılmış. Ben tasarımı ve kapak görselini oldukça başarılı buldum çünkü kitapla son derece bütünleşik bir tasarım. Romanı okudukça kapak görseli de daha anlamlı hale geliyor. Ayrıca kitabın içerisinde Atatürk’ün Şubat 1921’de Dikmen sırtlarında karlar üzerinde yatarken çekilmiş bir fotoğrafı ve TBMM’nin açılışında çekilen bir fotoğraf yer alıyor. Tabii bunlar da romanın gidişatı ile bağlantılı.
Ziyan, Günday 33 yaşında iken basılmış bir romanı. Kendisini henüz tanımıyorsanız ya da hiçbir kitabını okumadıysanız, kara mizah, dram, yer yer abartılmış duygular ve kötülükler seviyorsanız mutlaka okumanızı öneririm çünkü bayılacaksınız, kendisinin benzersiz bir anlatım tarzı var. Ekşisözlük’te birisi, Günday için “pazara çıkarken alışveriş listesi yapsa defalarca okurum.” yazmış, gerçekten de olay bu. Alışveriş listenize domates yazmak yerine domatesi öyle bir tarif ediyor ki domatese olan bakış açınızı sorguluyorsunuz. ise de evet, kendisi abartılı.
Ayrıca Haluk Bilginer’in “en iyi erkek oyuncu” dalında Emmy ödülü aldığı Şahsiyet dizisinin de senaristi Hakan Günday, diziyi sevdiyseniz kitapları da seveceğinizi düşünüyorum.
Romanın içeriğinden bahsedecek olursam
O kadar sevdim ki spoiler vermeden nasıl anlatabilirim bilemiyorum. Kitabın ana kahramanı bir asker, roman bu askerin sanrı – gerçeklik algıları çerçevesinde şekilleniyor. Psikolojik romanları sevenleri içine çekecek bir kurgusu var. Askerliğini bitirmeyi dört gözle bekleyen gencin askerlik hayatına eşlik ederken sürekli “Bu iş sonunda ne olacak? Bu çocuğun sonu ne olacak?” diye bekliyorsunuz, sonuna gelene kadar elimden kitabı bırakamadım. Sonunun böyle bağlanmasını hiç beklemiyordum, bence filmi yapılsa çok başarılı olur.
Hakan Günday’ın kitaplarındaki karakterler o kadar sıradan, o kadar gündelik insanlar ki, bu sayede kolaylıkla kendinizi karakterin yerine koyabiliyor, romanı içselleştirebiliyorsunuz. Şahsen Günday’ın Zargana kitabıyla Almanya sokaklarında tecavüze uğrayan, Malafa’sı ile mücevher satmak için yalanları ardı arkasına sıralayan, Piç kitabı ile asalak hayatı yaşayan ben, Ziyan’ı okurken de yaklaşık 260 sayfa süren bir askerlik yaptım. Nöbet tuttum, gerildim, ateş ettim, şınav çektim, ağladım!
……
Sizinle en sevdiğim bölümlerden birini paylaşayım:
Nöbet sırasında başına garip olayların geldiği o kadar çok asker tanımıştım ki buna şaşırmazdım.
Hikâyelerini dinlediğimde bir belgesel hayal ederdim. Soru, “nöbet sırasında ne yaptın?” olacak ve askerler sırayla yanıt verecekti:
“sigara içtim.”
“ağladım.”
“önümden geçen çocuğa para verip, karşıdaki lokantadan yemek getirtip yedim.”
“kulenin duvarlarına yazılar yazdım.”
“kulenin arkasına diktiğim tohumlar yeşerince sarıp içtim.”
“bir pezevengin getirdiği çingene kadını s……”
“ağladım.”
“mermileri söküp içindeki barutları boşalttım.”
“ağladım.”
“326784 seri numaralı silahımın namlusunu ağzıma sokup tetiğe bastım.”
“ağladım.”
“kapısında beklediğim cezaevinin mahkûmları tarafından rehin alındım.”
“465382 seri numaralı silahımın namlusunu sağ ayak bileğime dayayıp tetiği çektim.”
“ağladım.”
“bir köpek kulübesini söküp yaktım ve postallarımı ısıttım.”
“kabanı yere serip, üstünde uyudum ve donarak öldüm.”
“karda çukur açıp içine sıçtım.”
“Köpek öldüreni şarap zannederdim. Oysa bir soğuk çeşidiymiş. Kışlanın köpeklerinden birinin donarak ölmesini seyrettim.”
“ağladım.”
“0906584 seri numaralı silahımı hedef gözetmeksizin ateşledim ve altı sivili öldürdüm.”
“ağladım.”
“her gün aynı saatte önümden geçip “hayırlı nöbetler, asker ağa!” diyen bir herif tarafından havaya uçuruldum.”
“cep telefonuyla konuştuğum karımdan, çocuğumun ölü doğduğunu öğrendim.”
“ağladım.”
belgeselin sonundaysa, aynı sırayla hepsi şu cümleyi söyleyecekti:
“ama nöbet yerini terk etmedim!”
….
Özetle, okurken bir yandan okuduğunuzu hissetmek istiyorsanız Ziyan çok doğru bir tercih. Hakan Günday romanlarına yeni başlayacaksanız önerir miyim? Evet, neden olmasın. Çünkü mesela Zargana bir tık daha ağır gelebilir yeni başlamak için. Ben Günday okumaya Piç kitabı ile başlamıştım ve o da başlamak için iyi bir tercihti.
Hepinize iyi okumalar dilerim, okursanız yorumlarınızı bekliyorum.
Instagram sayfamızı takip etmeyi unutmayın.
Daha fazla kitap incelemesi için burayı tıklayın.