Günümüzde Siber Zorbalık

‘Çirkinsin’, ‘şişmansın’, ‘aşırı zayıfsın’, ‘bacakların çok kalın’, ‘yüzünde estetik var’, ‘bir de filtresiz koy görelim’… Gün içinde eleştiri duyduğumuz olur ama bu tarz aşağılayıcı sözleri öyle herkes yüzümüze söylemeye cesaret edemez. Üstelik  bunlar benim örnek vermek için yazmaya cesaret edebildiklerim. Bırakın söylemeyi, sosyal medyada okumaya utanacağınız o kadar çirkin yorum var ki… Ama nedense insanlar sosyal medyada her hakkı kendilerinde görüp herkese istediğini sayabiliyor… Günümüzde siber zorbalık konusu çok karışık. Yani mesela istatistiklere göre en çok zorbalığa maruz kalan gruplardan biri kadınlar; buna rağmen kadınlar da hemcinslerine karşı oldukça acımasızlar. Basmakalıp bir güzellik algısı ve bunun dışında kalanların çirkin ilan edilmesi, herkesin birbirinin sahip olduklarını görüp kendi elindekilerle kıyaslaması, insanların sürekli bir yarış halinde olması ve özellikle kadınların hemcinsleriyle olan yersiz rekabetinin çevrimiçi ortamlara sızmış olması baya moral bozucu. Biz de 30 Haziran Sosyal Medya Günü gelince, biraz bu konulara dikkat çekelim istedik. Sosyal medyayı ne hale getirdik?

Siber Zorbalık Nedir?

Siber zorbalık; çevrimiçi ortamda herhangi bir rahatsızlık verme durumu yani; taciz, tehdit, aşağılama, birine hakarette bulunma, birini trolleme, dedikodu yapma, kısaca birini veya bir grubu üzmek maksadıyla yapılan her şeye verilen genel isim. Bunu en genel gördüğümüz şekli kötü yorumlar ama aslında bu kadar bariz olmayan siber zorbalık yolları da var. Birine atılan tehdit dolu özel mesaj veya birinin profilinden alınan ekran görüntüsünü dedikodu ya da dalga geçme amaçlı paylaşma gibi durumlar da hep bu sosyal medyanın kötü kullanımına dahil. Facebook, Instagram ve YouTube gibi platformlar da kötü yorumların başı çektiği adreslerden bazıları.

We Are Social’ın Şubat 2020 raporuna göre, Ocak ayında Türkiye’de 54 milyon sosyal medya kullanıcısı vardı. Bu kullanıcıların 2.2 milyonu ise geçen yılın Nisan ayından bu yana sosyal medyaya katılanlar. Yani çığ gibi genişleyen sosyal bir ortam, hayal edemeyeceğimiz kadar çok çevrimiçi insan var. Üstelik insanların, olduklarından farklı biriymiş gibi görünmeyi sevdikleri yeni bir bilgi değil. Normalde yapmaya cesaret edemeyecekleri ne varsa internet ortamında, nasıl olsa yüz yüze değiliz, nasıl olsa ben ulaşılmazım duygusuyla her istediklerini yapıyorlar. Ve böylece her türlü insanın cirit attığı sosyal medyada pozitif yorumlar olduğu gibi negatif, küçük düşürücü, iğneleyici pek çok yoruma istisnasız her an denk geliyoruz.

Sosyal medyanın korkak karakterleri, gerçek hayatta erişemeyecekleri insanların hayatlarına rahatça sızıp tam anlamıyla onların keyfini kaçırıyor. Hatta bazen bu durum insanların bu baskıya dayanamayıp kendi hayatlarına son vermesine kadar uzuyor. Tıpkı 2010 yılında 17 yaşındaki Alexis Pilkington’ın çevrimiçi çirkin yorumların hedefi olması üzerine intihar etmesi gibi… Daha da korkuncu, Alexis’in ölümü bile yersiz yorumların sonunu getirememişti.

Sosyal Medya Baskısı

Daha geçenlerde Larissa Gacemer adında, dünya tatlısı, Instagram’da her videosuna ‘Merhaba güzel insanlar’ diye başlayan bir kadının; çocuk sahibi olamayışının sebebini açıklamak zorunda kaldığı videoyu izledik. Tekrar ediyorum, çocuk sahibi olamayışını açıklamak zorunda kaldı. Neden? Çünkü bu konuda gelen kötü yorumlara dayanamadı. İşte gerçekten en merak ettiğim şey bu, kim tanımadığı birinin çocuğu yok diye ona kötü yorumda bulunabilir? Her şeyden önce Larissa’nın cevabı dümdüz, kocaman bir ‘sanane’ olabilirdi. Ayrıca bunu yazan kişilerin -çok üzülerek söylüyorum, hiçbir hemcinsimi zan altında bırakmak istemiyorum ama muhtemelen kadınlardır çünkü erkeklerin bir kadının anne olup olmamasıyla bu kadar ilgileneceğini düşünmüyorum- hiç mi akıllarından bir sağlık problemi olabileceği ya da kadının üzülebileceği geçmedi? Herkes anne olmak zorunda değil, hiçbir kadın da annelik konusunda fikri başkasına bırakacak değil. Yani en azından ideali bu.

‘O nasıl olsa fotoğrafını koymuş ben de istediğim yorumu paylaşırım’ mantığında olan insanların kötü yorumlara boğmaya bayıldıkları bir diğer isim; Aslı İnandık. Ama Aslı o kadar iyi o kadar yerinde dalga geçiyor ki bu mesajlarla herhalde bir yazan bir daha yazmaya utanıyordur.

Daha ne influencerlar, ünlüler, ünsüzler ve zaman zaman hepimiz zorbalığa maruz kalıyoruz sosyal medyada, maalesef bunun haddi hesabı yok… Ama lütfen hatırlayalım artık, gerçek olmayan bir ortamda gezsek de duygularımızı yok saymayalım. Özellikle kadınlar lütfen hemcinslerinize karşı daha anlayışlı olun. Evet belki bir iki fazla kilosu vardır, belki gerçekten çok yalnızdır… Siz siz olun, yazdığınız bir mesajı birinin yüzüne söylemişsiniz gibi dikkate alın. Sosyal medyayı da çok ciddiye almayın. Saatlerinizi başka insanların profillerine bakıp eleştirecek ya da kendinize gülecek malzeme çıkartmak yerine; eğlenin, öğrenin, işinize yarayanı çekip alın ve insani çerçevede iletişimde kalın.

Kaynak Fotoğraflar: Merakist, Prateek Katyal

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.