Tiyatro, insanın insana en güzel hediyesidir. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü tüm insanlara kutlu olsun.
“Sanattan mahrum bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
-Mustafa Kemal Atatürk
Antik Yunan Uygarlığının en parlak dönemlerinde ortaya çıkan, belli kurallarla günümüze kadar gelen ve gelişmeye devam eden bu sanat dalı, çoğu ülkede büyük bir öneme sahiptir. Bu öneme istanaden, 1961 yılında, Uluslararası Tiyatrolar Birliği tarafından, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü ilan edilmiştir.
Tiyatro, bütün sanat dallarını kendi bünyesinde barındıran bir sanattır. Bir toplumun gelişmesinde ve ilerlemesinde tiyatroların önemi çok büyüktür. Tiyatro, aynı zamanda kendi çağında gerçekten yaşayanı göstermekle sorumludur.Tiyatro eserleri; insanların aracılığıyla düşüncelerin sözlere, hareketlerin ise eylemlere dönüşmesidir. Tiyatro, seyircilerini güldürür, düşündürür, ağlatır, sevindirir, eleştirir, göklere çıkarır, yerden yere vurur…Tiyatro eserleri, her dönemin aynası olmuştur. Bir kere tiyatronun tadını alan, bir daha ayrılamaz ondan.
“Tiyatroyu tüm sanat biçimleri arasında en yücesi olarak kabul ederim çünkü; o insanoğlunun, neyin insani olduğu duygusunu bir başka kişi ile en dolaysız olarak paylaşabileceği yoldur. “
Oscar Wilde
27 Mart- Dünya Tiyatro Günü’nün Önemi
Tiyatro, hem oynayana hem de izleyicisine belli bir vizyon aşılar. Tiyatro oyuncuları için; dayanışmayı , toplum içinde konuşmayı, vücut dilini kullanma becerisini arttırmayı, çeşitli sanat dallarıyla ilgiyi arttırmayı ve estetik algıyı yükseltir. Tiyatro seyircileri içinse; kamu bilincini sağlar, sorunlar üzerinde nesnel düşünmeyi, yargılamayı, toplum bilincini, düşünce özgürlüğünü kazanmasını öğretir. İnsanı, insana tanıtır. Toplum duyarlılığını arttırır, toplumun kültür birikiminin zenginleşmesine yardımcı ve aracı olur, toplumun ulusal kimliğini birleştirir.
Kaynak:http://www.nurettinkucukmotor.com/tiyatronun-onemi/
Tüm tiyatrolar, dünyada bilgi ve uygulama alışverişini arttırmak, gelişim süresi boyunca sanatsal yaratıcılık ve üretim gerekliliği üzerine toplumsal bilinci uyandırmak, dünya barışının ve dostluğunun sağlanmasını, artmasını geliştirmek için çabalamaktadır.
Her yıl Dünya Tiyatro Günü’nde de, seçilen bir üstat, tiyatroya gönül veren değerli bir emektar tarafından, bu değerleri, hazırladıkları bir konuşma ile hatırlatır insanlara. Bu konuşma Uluslararası Bildiri niteliğini taşımaktadır. Bu konuşmanın metni, 20’den fazla dile çevrilerek, görüntülü ve sesli olarak birçok kaynakta yayınlanmaktadır.
Bu bildirilerden biri, sanat yaşamının 41. yılını kutlayan Ariane Mnouchkine’in yazdığı, 27 Mart 2005 Dünya Tiyatrolar Günü Bildirisi :
Tiyatro, yetiş imdadıma!
Uyuyorum. Uyandır beni
Karanlıkta kayboldum, yol göster bana ya da bir ışık yak
Tembelim, utandır beni
Yorgunum, kaldır beni
İlgisizim, vur bana
Aldırış etmiyorum, yok et bu halimi
Korkuyorum, cesaret ver bana
Cahilim, öğret bana
Canavarım, insancıllaştır beni
Yüksekten atıyorum, gülmekten öldür beni
Edepsizim, alaşağı et beni
Kafasızım, değiştir beni
Yaramazım, cezalandır beni
Baskın ve zalimim, savaş benimle
Ukalayım, alay et benimle
Avamım, eğit beni
Suskunum, çöz beni
Artık hayal kurmuyorum, bir korkak ya da budala gibi davran bana
Unuttum, bana hafıza yükle
Kendimi yaşlı ve tükenmiş hissediyorum,
Çocukluğu coştur benim için
Ağırım,
Müzik ver bana
Üzgünüm,
Mutluluk getir bana
Sağırım, fırtınada
Acılara çığlık attır
Kışkırtıldım,
Bilgeliği göster bana
Zayıfım,
Dostluğun ışığını yak
Körüm, bütün
Işıkları bir araya topla
Çirkinliğin boyunduruğu altındayım, galebe
Güzelliğin girmesini sağla
Nefretle kuşatıldım,
Sevginin tüm gücünü ver bana.
(Kaynak: Bu metin, Mimesis Tiyatro/Çeviri-Araştırma Dergisi’nin 14. sayısında (Mayıs 2008) yayınlanmıştır.)
Türkiye’de 27 Mart -Dünya Tiyatro Günü Nasıl Kutlanır?
Ülkemizde de Dünya Tiyatro Günü Kutlamaları, her yıl tiyatroya gönül verenler, tiyatroyu gerçekten saygıyla büyütmeye çalışanlar tarafından coşkuyla kutlanır. Büyükşehir belediyeleri, Dünya Tiyatro Günü’ne özel, o gün veya Tiyatro Haftası boyunca oyunlarını ücretsiz olarak seyirciye sunar. Birçok şehirde, okullarda, tiyatro okullarında, devlet tiyatrolarında, konservatuarlarda, Dünya Tiyatro Günü’ne özel oyunlar hazırlanır, sunulur. Bu hazırlıklar bizim sahneye bakınca gördüklerimiz, öncesinde, sahne arkasındaki hazırlıklar, bu coşkulu gün için kutlama programları aylar öncesinden planlanır. Tiyatroya gönül verenler, 27 Mart’ta tiyatro izleyicileriyle gönüllerince buluşur, selamlaşır.
Gelecek yıllarda daha da parlak kutlamalara şahit olabilmek dileğiyle diyerek, tiyatroda Müslüman ve Türk, ilk kadın tiyatro oyuncusundan da biraz bahsedelim.
27 Mart- Dünya Tiyatro Günü: Afife Jale: Sahneye Çıkan İlk Türk – Müslüman Kadın Tiyatro Oyuncusu
Afife Jale, sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadın tiyatro oyuncusudur. Asıl adı “Afife” olan ilk oyuncuya “Jale” adı, oynadığı ilk tiyatro oyunundan sonra verilmiştir. O ilk oyunundan sonra ölümüne kadar, artık herkes tarafından “Afife Jale” olarak tanınmıştır.
İstanbul Kız Sanayi Mektebi’nde eğitim gören Afife Hanım’ın aklı hep tiyatrodaydı. Ama o dönemde, Türk-Müslüman kadınların sahneye çıkması yasaktı. 1918’de, Darülbedayi’nin tiyatro kursları için açtığı sınava giren Afife Hanım, sınavı kazanan 5 Müslüman kadından biriydi.
Afife Hanım, mülazim artistlik (stajyer oyuncu) kadrosundaydı ama 1920 yılına kadar oyunların sadece provalarına katılabildi. Sahneler, yabancı kadın oyuncular için açıktı. Ta ki, Hüseyin Suat’ın “Yamalar” adlı oyununda, Emel rolünü oynayan Eliza Binemeciyan’ın Paris’e gidişi ve onun yerine “Jale” takma adı ile Afife Hanım’ın sahneye çıkışına kadar.
Sahneye ilk adımını attıktan sonra Afife Jale, başka oyunlarda da rol almaya başladı fakat, önce devlet yönetiminin katı kuralları, sonrasında da toplum baskısıyla, cumhuriyetin ilanına kadar geçen süre (1923 yılında Türkiye’de cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra yeni rejim Türk kadınlarının sahneye çıkması önündeki yasal engeller kaldırmış, tersine kadınların sahneye çıkmasına destek olmuştu.), Afife Hanım için çok çetrefilli oldu. O sırada, şiddetli baş ağrıları nedeniyle doktoru tarafından morfin tedavisine maruz kalan Afife Jale, sonrasında morfine bağımlılığı yüzünden çok sevdiği tiyatro sahnelerinden uzaklaşmak zorunda kaldı. Ve yine morfin bağımlılığı yüzünden, 24 Temmuz 1941’de hayatını kaybetti. Mezarı Kazlıçeşme Kabristanındadır.
Afife Jale’nin Anısına Ödül Törenleri ve Eserler
Afife Jale’nin sahneye olan aşkı ve tabii ki ilk Müslüman -Türk kadın oyuncumuz olması, onun bizler için olan önemini arttırdı. Afife Jale’yi anmak için farklı ödül törenleri düzenlendi, filmler yapıldı. İşte bunlardan bazıları :
- Afife Jale’yi anmak, onun tiyatro aşkını hatırlatmak için, 1997 yılından beri sanatçının anısında “Yapı Kredi tarafından Afife Tiyatro Ödülleri” düzenlenmektedir.
- Afife Jale’nin hayatı, Şahin Kaygun’un yönettiği 1987 yapımı Afife Jale ve Ceyda Aslı Kılıçkıran’ın yönettiği 2008 yapımı Kilit filmine konu olmuştur.
- Selahattin Pınar ile ilişkisi, Can Dündar tarafından çekilen, 2003 yapımı Yüzyılın Aşkları: “Afife ve Selahattin” adlı belgesele konu oldu.
- Bestesi Turgay Erdener’e, koreografisi Beyhan Murphy’e ait “Afife Jale Bale Süiti” (1998) ve Selva Erdener’in “Afife” adlı müzik albümü sanatçının anısını yaşatan eserlerdendir.
- Afife Jale’yi bir kez daha onurlandırmak adına 2016 yılında 20. Afife Tiyatro Ödülleri töreninde o güne kadar “Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü” ve “Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” ödüllerini almış yirmi oyuncunun Afife Jale olarak poz verdiği fotoğraflardan oluşan “Afife Jale’ye Saygı” adlı fotoğraf sergisi sergilenmiştir.
Kaynak:
https://www.google.com.tr/amp/s/m.ensonhaber.com/afife-jale-kimdir.amp