Yürümenin Felsefesi Kitap İncelemesi, Özeti, Frédéric Gros

Yürümenin Felsefesi

İçindekiler

Yürümeye felsefik bir açıdan bakmak özellikle metropolde yaşayanlar için sık sık üzerine düşünmeye sevk edecektir bizi. Frédéric Gros’un kaleme aldığı Yürümenin Felsefesi nerede, nasıl, ne şekilde, nelerden vazgebçerek yaşadığımızı sorgulatıyor bize. Şehir hayatının bizden aldığı en önemli özgürlüğümüz mesela, ‘ağırdan alma…’

Koşturuyoruz. Sürekli bir yerlere bir şeylere yetişmeye çalışmakla o kadar meşgulüz ki hava durumunda bariz bir değişim olmadıkça gökyüzüne bakmak bile aklımıza gelmiyor. Etrafımıza bakmamıza zaten gerek yok; beton kafeslerimiz içinde en iyi manzara gökyüzü nihayetinde.

Yetiştirmemiz gereken evraklar, yazılacak mailler, yıkanacak çamaşırlar, ödenecek faturalar, planlanacak olanlar hiç bitmiyorken ‘ağırdan almak’ bir hayal! Biraz frenlemek, zihnimizi dinginleştirmek için iki ayağı olan herkesin bir alternatifi var oysa; yürümek…Bir yere yetişmeye çalışmadan, var olan güzellikleri hiçe saymadan (şehirde daha az olsa da var en azından) yürümek. 

Bir kedi, bir çiçek, bir ışık oyunu görmek, doğayı şehirde de olsa biraz özümseyebilmek büyük bir nimet olmasının yanında büyük bir iyileştirici güç! Bu iyileştirici ve teşvik edici, bazen ilham verici olan yürümenin ne kadar farkındayız? İçinde bulunduğumuz çağ ve gittikçe uzaklaştığımız doğamızda yürümenin payı azımsanmayacak bir şey olabilir mi?

‘Ağırdan almak namına şimdiye dek yürümekten daha iyi bir şey bulunamamıştır’ diyor Frédéric Gros ‘hızlanmak istiyorsanız yürümeyin, tekerlekleri kullanın’ diye devam ediyor. ‘yürümek spor değil, gökyüzünün parlaklığı, manzaranın görkemi…’

Bunları okurken şehirli insanının en çok ihtiyacı olan şeyin yavaşlamak olduğunu düşünüyorum, zaten bunu hep düşünüyorum ama çözümünün kaçıp gitmek olduğunu düşünürdüm en kestirme yoldan, halbuki çok mütevazi bir zenginliği var bir çoğumuzun; yürüyebiliyor olmak. Bir ayağını diğerinin önüne atarken bunu bilinçli olarak ve farkındalıkla yapmak. Bu sırada yürümenin tadını çıkarmaktan başka yapacağımız hiç bir şey yok üstelik.

‘Zamandan ve mekandan uzaklaştıran her şey sizi hızdan uzaklaştırır’ diyen Gros mutluluğun anahtarını elinde tutuyor gibi ve hatta hepimizin ayaklarında olduğunu söylüyor belki…

Kitabı okudukça üzerine çokça düşündüğüm bunlardı ama Gros kesinlikle daha fazlasını sunuyor bize. Felsefik deyince aklınıza ağır terimlerden oluşan tekdüze bir yazım dili gelmesin kesinlikle aksine bir çok felsefeci ve yazarın tobiyografilerinden kesitler sunan çok yönlü bilgilendirici ve ufuk açıcı bir kitap Yürümenin Felsefesi.

Nietzsche Hakkında Yazılanlar

Gros bu felsefecilerin en başında Nietzsche’den bahsediyor. Yürümenin onun nasıl bir parçası haline geldiğinden, yazmasını, düşünmesini sağlayan tek şeyin yürümek olmasından. Hareket halinde olmanın getirdiği ivmeyle hareketin kendisinden doğan yazıları, tıpkı yürüdüğü yollar gibi ferah, inişli çıkışlı(Nietzsche özellikle yokuş tırmanmayı ve arkasından çıkan manzaraya bakmaya bayılır), başkalarının hiçbir anlamda hiçbir etkisi altında kalmadan düşünülüp kaleme alınmıştır. Onaylanmaya ihtiyaç duymadan yabanıl bir özgünlükle yazmış kendi deyimiyle artık bir keşiş olmuştur.

Yaşamının sonlarına doğru ağır migren sancıları ve dayanılmaz sırt ağrıları Nietzsche’yi yürümekten alıkoymaya başlar, nihayetinde 25 Ağustos 1900’de Weimer’de hayatını kaybettiğinde belkide en büyük ızdırabı yürüyememektir.

Rimbaud için Yürümek

Rimbaud için ise yürümek bir kaçıştan ibarettir Gros’a göre. Çoğunda parasızlıktan bir şehirden diğerine yürür Rimbaud. Ulaşım aracı ayaklarıdır. Öyleki okurken kaçmak için yürüdüğünü değil yürümek için kaçtığını düşünmeden edemiyorsunuz.

Rausseau

Şan, şöhret, ve varlık içinde yürüyüşlerini unutan Rausseau  yirmi yılın ardından ilk yürüyüşlerini meditasyon amaçlı orman yolları ve göl kenarlarında yapmaya başlar. Bu başlangıçlar artık o ‘önemli’ işlerine dönmemeninde ilk adımlarıdır zamanla unutulacak ve tabiri yerindeyse deli olarak anılmaya başlanacaktır. Kendini bulmuştur artık büyük bir arınmışlıkla zevkle yürümeye devam eder. ‘insan kendini sevmeyi yeniden öğrenebilmek için uzun mu uzun bir yol tepmelidir’ diyen Gros, Rausseau için yürümenin anlamını özetler belkide. (Ben burada güzel bir metefor olduğunu da düşünüyorum ayrıca.)

‘Yaşamak için ayağa kalkmamışken yazmak için oturmak nasılda beyhudedir.’

Thoreau

Kitabın arka sayfasında da yer alan bu söz Henry David Thoreau’ya ait. Sanki kitabın özeti gibi geliyor bana ama kitabı okumadanda dolduramıyorsunuz içini yeteri kadar. Gros’un sözleriyle biraz açıklık getirmeye çalışmak istiyorum, ‘Yazıya taşınması gereken gerçekliğin, yere sağlam basan adımların ardından kağıda dökülen yazı’ şeklinde bir alt açıklaması diyebiliriz buna. Ama kesinlikle haksız değil.

Kant

Kant ise yürüyüşlerini kendi karakterine bağdaştırıcı şekilde düzenli ve sistematik olarak (her gün aynı saatlerde ve aynı sürelerde) yürürdü. Yürüyüşün verdiği tekdüzelik, düzenlilik ve kaçınılmazlık Kant için ekmek-su gibi olmazsa olmazı idi.

Gandi için Yürümenin Felsefesi

Yürümenin ruhani ve siyasi önemini bilen Gandi’nin trajik denebilecek hikayesini ise hepimiz az çok biliriz. İngilizlerin himayesinde olan Hindistan’ı şiddet içermeyen bir yol ile bağımsızlığına kavuşturabileceğine inanan Gandi kendini bunun üzerine planlar yapmaya adar. Kısmen başarılı da olur.

Tüm tuz toplama işi ingilizlerin tekelindeyen bırakın diğer insanların ticaret yapmasını tuz gölüne yaklaşamıyordu bile insanlar. Tuz denizin bir armağanıykenağır  tuz vergisinin adaletsizliği herkes tarafından fark edilir boyuttaydı. Toplu yürüyüşlerler düzenleyerek dikkat çekmeye çalışan Gandi büyük bir sivil itaatsizlik örneği göstererek yerden tuz aldığında tahmin edebileceğiniz gibi hemen tutuklandı. Ardından büyük bir grev başladı ve General Smuts ile hintlilerin aleyhine iyileştirici bir dizi anlaşmalar imzaladı.

Devamını yazmak için sabırsızlanıyor olsam da bu Gros’a haksızlık olur diye düşünüyorum. Gandi içim her şey istediği gibi gitmez ama hayatının son düzlüğünde bir fanatik hintli tarafından suikaste uğrayarak hayatını kaybedene kadar kasaba kasaba, köy köy dolaşarak anlatır anlatır…

Bunların dışında Gros Nerval, Kentli Flaneur, Kinik yaşamının üzerindende değiniyor yürümeye ve hepsinde olduğu gibi yürümek eyleminden de değil sadece.

Yürümenin Felsefesi yüzseksendört sayfalık ince bir kitap olmasına rağmen ders verme amacı gütmeden, Albina Ulutaşlı’nın şahane çevirisiyle de dolu dolu bir kitap.

Son olarak neşe, haz, huzur ve mutluluk üzerine olan anlatımların yer aldığı Yürümenin Felsefesi’nde, bu naiflik ve iyi olma hallerini kısa tanımlarla sunuyor Gros, hepimizin bildiği ama belki unuttuğu… ‘…her adım saniyelerin üzerinden atlayacak ama saatleri kısaltmayacaktır.’ diyerek göz kırpıyor okuyucuya. Okuyucu da aydınlanarak yakıyor ışığını yazara!

Paylaş

Yazar

Yasemin Güler

yasemink@kadinvs.com