“Feministler Pembe Giymez ve Diğer Yalanlar” Kitap İncelemesi

Feministler Pembe Giymez ve Diğer Yalanlar kitabı size feminizmin tanımını nereden çıktığını anlatamayacak. Aksine size feminizmi tecrübe ettirecek. Neden feminizme ihtiyacımız olduğunu, kadınların nasıl feminist olmaya karar verdiklerini okuyacaksınız. Pek çok farklı kültürden, yetiştirilme tarzından kadınlar size kendi feminizimini anlatacak. Genellemelere hiç gerek kalmayacak. Herkesi kendi ağzından, kendi diliyle, kendi örnekleriyle dinleyeceksiniz. 

Kitap Konusu 

“Feminizm herkesi kapsar. Feminizm kesişimseldir. Feminizm herkes için sürdürülebilir eşitliği sağlamaktadır.”

Scarlet Curtis’ın hazırladığı kitap 7 ayrı bölüm ve Custis hariç 50 farklı kadının kendi feminizm hikayelerini anlattığı yazılardan oluşuyor. Gazeteci, komedyen, yazar, yayın yönetmeni, oyuncu, şair gibi pek çok meslekten kadınların yazdığı denemeleri okurken farklı anlatımları sebebiyle birden fazla kitap okumuş gibi hissedeceksiniz. Bu kadınların arasında Emma Watson, Keira Knightley, Helen Fielding, Gemma Arterton, Luna Lovegood, Hermione Granger gibi tanıdığınız isimlerle de karşılaşacaksınız.

Feministler Pembe Giymez ve Diğer Yalanlar Kitap Özeti

İlk bakışta birçok farklı kişinin yazılarından oluşması -ve bu kişilerin büyük kısmının yazarlığı meslek olarak yapmadıkları göz önünde bulundurulursa- beni akıcılığı konusunda endişelendirmişti. Ama kitabı okuyunca ne yapmak istediklerini daha iyi anladım. Zira herkes kendi hikayesinin en iyi anlatıcısıdır. Dolayısıyla birçok kadının nasıl ve neden feminizme inandığını, hangi yollardan geçtiğini okuyacak daha önemlisi pek çok kez olaylar karşısındaki iç sesini duyuyor olacaksınız. Bu bağlamda erkeklerin de okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Özellikle feminizmle ilgili önyargıları olan insanlara Feministler Pembe Giymez ve Diğer Yalanlar kitabının öğreteceği çok şey var. 

Neden Feministler Pembe Giymez? 

İlk almaya karar verdiğimde kitabın ismi çok dikkatimi çekmişti. Scarlett Curtis kitabın ön yazısında bu ismin nereden çıktığını şu sözlerle anlatıyor. “15 yaşıma kadar feminist olduğumdan haberim yoktu… Şu feministlerin ne amaçla savaştığına anlam veremiyordum… Benim gözümdeki feminist imajı 15 yaşımdaki aklımın sahip olduğu her türden ayrıcalığa karşıydı. Feministler makyaj yapmazdı (ki benim en sevdiğim şeydi bu). Bacaklarını tıraş etmezlerdi (ki benim en sevdiğim egzersizdi). Feministler oğlanlardan hoşlanmazlardı (ki benim en sevdiğim insan türüydü onlar) ve en önemlisi, feministler kesinlikle pembe giymezdi. Pembe benim en sevdiğim renkti.”

Kitabın bu kısmı beni gerçekten etkiledi çünkü feminizmle ilgili özellikle medya eliyle oluşturulan bu tarz ön yargıları, feminizme inanmam dolayısıyla defalarca tecrübe ettim. Beni bu tarz açıklamalarla feminist olmadığıma, hatta abartıp feminist olmamı gerektirecek bir mağduriyet yaşamadığıma ikna etmeye çalışanlar bile oldu. Bu kitap vesilesi ile herkese şunu söylemek istiyorum. Feminizm korkulacak bir şey değildir. Feminist olmak için sadece kendiniz olmanız, eşitliğe, haklara inanmanız yeterli. Feminist olmanız için kadın olmanız gerekmez. Feminizm herkes içindir. 

Feministler Pembe Giymez ve Diğer Yalanlar Kitabının Son Sözünden 

“Kusursuz feminist yok. Bu cümlenin kendisi bile oksimoron. Feministler kusurlardan gelişir. Zayıfları dirence, kırılganlığı güce dönüştürürler. Bozuk sistemleri alır, çatlaklarını fırsata çevirmenin yolunu bulurlar. 

Çoğu kadın gibi ben de hayatımın büyük bir kısmını, sunduklarımın varoluşumu haklı çıkarmaya yetmediğini düşünerek geçirdim. Yıllarımı, yeterince zeki, güzel, havalı, eğlenceli olmadığımı ve genel anlamda olmam gerektiği sandığım insanla boy ölçüşemeyeceğimi hissederek geçirdim.”

Bizi takip etmeyi unutmayın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.