Türkiye’de Mutlu Olmanın Formülü

Neden kimse mutlu değil? Son dönemde sorguladığım en önemli konulardan biri kimsenin gözüme yeterince mutlu gözükmüyor olması. Bu durum biraz da ülkemizin içinden geçmekte olduğu sıkıntılarla alakalı olmalı. Peki Türkiye’de mutlu olmanın formülü nedir?

Ben kendi adıma büyüdüğümde çok mutlu olacağımı düşünüyordum. Çok da yanıldığım söylenemez ama yine de beklediğim kadar matah olaylar gerçekleşmedi. Belki benim bireysel yolculuğum müsaade etmemiş olabilir demek isterdim ama etrafım da mutlu insanlarla dolu değil. (Yanlış çevre seçimi de olabilir 😊) Şaka bir yana inançlarımı tazelemek için şu tarz cümleler duymayı gerçekten istiyorum.

Başlangıçta zorlansam da aldığım eğitimin, verdiğim emeğin karşılığını alıyorum.

Kendi kararlarımı kendim alıyorum ve ailemin, etrafımın kararlarıma saygı duyduğunu hissediyorum.

Belki daha iyi kazanabilirim ama sevdiğim işi yapıyor ve iyi niyetli insanlarla çalışıyorum.

Ülkemde, ilişkilerimde kendimi güvende hissediyorum.

İleri de tüm bunların düzelebileceğini düşünüyorum.

..

.

Ve çevremdekilere ne tarz sıkıntılar yaşadıklarına dair konuşuyorum. Bu cümlelerin yerine sürekli duyduklarım;

Bir şeylerin daha iyiye gideceğine inancım kalmadı.

İş hayatında sahip olmam gereken zorunlu haklara bile sahip değilim. Etrafım hata arayan, birbirinin ayağını kaydırmaya çalışan insanlarla dolu.

İmkan olsa hiç düşünmeden başka bir ülkeye yerleşirim.

Maddi imkanlarım günden güne azalıyor.

Çocuğumun geleceğinden kaygılıyım.

Bir şeylerin düzeleceğine dair inancım kalmadı.

..

.

Peki ya gerçekten mutlu olmanın formülleri olsaydı, Tükiye’de mutlu olmanın formülü ne olurdu?

İmkansız Biraz Zaman Alır

Zoru hemen yaparız, imkansız ise biraz zaman alır. Fridtjof Nansen

Öncelikle imkansız diye bir şey yoktur cümlesine içtenlikle inanmanız gerekiyor. Birinci ve en önemli kural bu. Bizler biraz birbirimiz için hayatı imkansızlaştırmaya bayılıyoruz zira.

Umurumda Değil

İkinci olarak karakteriniz buna müsaade etmese bile umursamazlık seviyesinde bir rahatlık olmazsa olmazlardan biri. Bu kadar birbirini takip eden, tanısın tanımasın birbirinin işine karışmakta bir beis görmeyen kültürün içinde yetişirken diğer insanların söylediklerini önemsiyor olmak aşırı yorucu oluyor. Ben böyle karar verdim ve olmadı diyebilmek bile lüks.

Empatiyi Azalt, Bencilliği Doğru Seviyede Tut

Empati her ne kadar ülkece üzerinde çalışmamız ve kendimizi geliştirmemiz gereken bir özellik olsa bile. Fazla empati de bir travma sonucu olabilir ve bize zarar verebilir. Etrafındakilere saygısızlık yapmayacak kadar bencil olmak maalesef mutluluğun formüllerinden biri. Sonuçta dünya hepimiz için kendi etrafımızda döner ve dönmeli.

Gerektiği Kadar

Bazen sadece gerektiği kadarını yapmakta fayda var. Hayır, bilmiyorum, bana doğru gelmedi, şu an müsait değilim, bu istek benim özel yaşantımdan feragat etmemi gerektiriyor vb cümleleri doğru zamanda doğru tınıyla kullanmaya çalışarak kendimizi daha düzgün ifade etmeliyiz.

Kendini Beğen, Reklamını Yap

Beni en çok üzen konulardan biridir kimsenin kimseyi takdir etmiyor olması. Halbuki biri güzel bir iş yaptığında ya da bir şeyleri başardığında onun adına sevinmek ve hatta onunla gurur duymak doğal olarak içimden gelen bir his. Ama Tüekiye’de takdir edilmek, en azından yaptıklarının kıymetinin bilinmesini sağlamak için bile bunları sürekli ve yüksek sesle dile getirmek gerekiyor.

Kaynak Fotoğraf: Denise Jones

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.