26 Martta Netflix’te yayınlanan dört bölümlük mini dizi Unorthodox, tam da ihtiyacımız olan zamanlarda bambaşka bir dünyanın derinliklerine inmek için fırsat veriyor. Unorthodox Dizisi; Williamsburg, Brooklyn’de Hasidik Yahudileri’nden Sattar Cemaati’ne mensup 19 yaşındaki bir kadının (Esther Shapiro) özgürlüğüne giden yolunu konu ediyor.
Unorthodox Konusu
Deborah Feldman’ ın gerçek yaşam hikayesinden esinlenerek yazılmış dizi zor zamanlar geçirmiş bir toplumun yaşantısına da ışık tutuyır. Çok uç noktalarda, aşırı muhafazakar olan Sattar Cemiyeti’nde yaşam inanılmaz baskıcı ve çok kurallı devam ederken kahramanımız Esty, ne kadar kendini zorlarsa zorlasın kabına sığmayıp Berlin’e kaçıyor. Ne yazık ki kaçışı, bir kurtuluş olmuyor ve cemaati peşini bırakmıyor. Üstelik tüm bunlar olurken hamileliği de cabası…
Unorthodox Dizi İncelemesi
Kadın olmanın zorluklarının baskıcı ve ataerkil toplumlarda çok daha yüksek seviyelere çıkışına şahit olduğumuz Unorthodox, belgesel izliyormuş havasını verecek kadar da bilgilendirici. Oyuncuların kostümlerinden, mekan içi ayrıntılara, küçük bir topluluğa ait İddiş Dili’nin kullanılması ve dört bölüm boyunca devam eden düğün sahneleriyle dünyaya kapalı bir inanışın yaşam tarzını ve ideolojisini gözler önüne sermeyi başarıyor.
Hasidik toplumunda tek evlenme yöntemi olarak görücü usulü evlenen Esty, bu aşamadan sonra hayatının daha katlanabilir olacağını umut ediyor. Bununla beraber tahayyül edemediği daha ağır bir toplumsal baskıya maruz kalıyor. Kocası Yakov Shapiro (Amit Rahav) iyi niyetli ve sakin mizaçlı biri olmasına rağmen içinde yetiştiği toplumun doğrularından sıyrılması kolay olmuyor. Bu durum Esty için bardağı taşıran son damla oluyor. Bizi düşündüren kısım ise tam tersi karakterlere sahip eşleri olan kadınların neler yaşadığını hayal etmek. Toplumsal baskı ve bağnazlığın çekilmez yanını anlayabilmenin en kestirme yolu bu olsa gerek.
Unorthodox’un bize vermek istediği mesaj nedir?
Williamsburg’den Berlin’e uzanan olaylar birbirine paralel zamanlarda ardışık olarak ekrana yansıtılıyor. Bu da birbirinin zıttı iki ayrı dünya görüşü ve yaşam tarzına sahip iki toplumu kıyaslayabilmemizi kolaylaştırıyor. Bir tarafta cinsel uzuvlarının varlığından bile yeni haberdar olan 19 yaşında bir kız, bir yanda cinsel tercihlerin özgürce yaşandığı, dünyanın her yerinden insanın bir arada uyum içinde bulunabildiği bir şehir.
Yavaş ama akıcı bir şekilde ilerleyen olaylar, şaşkınlığımızı sindirmemize fırsat tanıyarak ağır ağır işleniyor.
New York’un kalbinde televizyonsuz, telefonsuz, kitap ve okul olmadan dünyadan izole olabilmek tahmin edebileceğiniz gibi çok sert kuralları da beraberinde getiriyor. Cemaatte kadınlar yemek yapmak ve çocuk doğurmak amacıyla varlıklarını sürdürüyorlar, erkekler ise kadınlar tarafından kral gibi hissettirilmeli. Yani izlerken sinirlerinize hakim olamayacağınız saçmalıklarla karşılaşmanız muhtemel.
Unorthodox, Baskıcı
Toplumun Farklı Bir Yorumu
Aslında toplumumuzdan çok da uzak olmadığını söyleyebiliriz bu durumların. Tanıdık gelen birçok olay var; töre cinayetleri, kız çocuklarını okula göndermemek, çocuk yaşta evlendirilmeye zorlanmak vs. Bunları Unorthodox dizisinde elbette görmüyorsunuz ama benzer baskılarla ülkemizde de bir çok kadın zorlukla nefes almaya çalışıyor.Bunların dışında; ibadet sırasında zikir çekerek transa geçmeler, kadın ve erkeklerin aynı yerde bulunmaması, önce erkek düsturu, kapıdan geçerlerken dokunup öpmek, düğün sahnelerinde erkeğin bardak kırması vs. bunların birçoğu bir kültürü oluşturan parçalar. Ancak garip olan ve insanı şaşkına çeviren 21. yüzyılda dahi kadının hor görülüp aşağılanması.
Unorthodox dizisinde dikkatimizi çekmeyi başaran bir başka konu da, yapımın mimarı olan kadınlar. Hikayesinden esinlenilen bahsettiğimiz gibi Deborah Feldman, yazar ve yapım Alexa Karolinski ve Anna Winger, yönetmen ise yine çok başarılı bir kadın olan Maria Schrader. Başrolünü oynayan Shira Haas’ın (Esty) oyunculuk yeteneğine ise diyecek hiçbir şey yok; şahane bir performansla izleyiciyi hikayenin içine çekmeyi ustaca gerçekleştiriyor. Kadın ve özgürlüğüne giden yolu anlatan bu hikayeyi yine ağırlıklı olarak kadınların oluşturmuş olması, diziye ekstra bir anlam katmış bize göre.
Hikayenin tamamını ve kurgusuz halini merak edenler için Feldman’ın, Unorthodox: The Scandalous Rejection of My Hasidic Roots adlı otobiyografik kitabını edinebilirsiniz. Uzun süre New York çok satanlar listesinde kalmayı başarmış olan kitap, Feldman’ın gerçek hayat hikayesi. Dizide ise Williamsburg’ da aktarılan olayların gerçek yaşamdan, Berlin’de geçen kısımların ise kurgu olarak karşımıza çıktığını da belirtmek gerek.
Bir kaç saatliğine gündemden uzaklaşmak, farklı bir kültür hakkında bilgi edinmek için fazlasıyla önerebileceğimiz Unorthodox’u buradan izledikten sonra yorumlarınızı esirgemeyin. Keyifli seyirler dileriz.