8 Mart Dünya Kadınlar Günü Oluşumu Ve Yaşanılan Olaylar

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

Sanırım hepimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü gibi bir olguya ihtiyaç duymamayı isterdik. Tüm insanlar adil bir yaşam sürsün; kadınların varlığını kutlamak tek bir güne indirgenmesin… Ne var ki insanlik tarihi ilkel zamanlarından günümüze, toplumların yapısını her yönüyle kökten değiştiren aşamalara tanık olmuştur. Bu köklü değişimlerin gerçekleşmesiyle de birçok acı hatıra tarihimizde yerini almıştır. 

Kabaca bahsedecek olursak, günümüz toplumunun sosyo-ekonomik temelini, ilkel toplumdan tarım toplumuna, tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş oluşturmuştur. Bundan sonra gelen günümüz toplumunu ise bilgi/teknoloji toplumu olarak adlandırmak yanlış olmaz.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Temeli

Tam bu noktada, 8 Mart’ın temelleri, Sanayi Devriminin yaşandığı 1800’lü yılların ikinci yarısında atılır. Sanayileşmenin getirdiği olumlu ve olumsuz sonuçlar kendini gösterirken, buhar makinalarının gücü ile ulaşım araçları(tren, gemi vb.) mesafeler arası süreyi kısaltmış, bu durum uluslararası ticaretin yaygınlaşmasına olanak tanımıştır. Talep doğrultusunda hazır giyim ihtiyacı -dolayısıyla tekstil sektörü- pozitif bir ivme ile artış gerçekleştirmiştir. Büyüyen Pazar ile gerekli olan hizmet gücünün ihtiyacı artarak devam etmiştir.

Dönemin en sağlam kalemlerinden Charles Dickens’ın, ‘İki Şehrin Hikayesi’ kitabında tam da o zamanlari anlatan ve insanlarin icinde bulundugu psikolojik durumların özeti niteliğinde bir sozu vardir: ‘Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı.’ 

Kadının iş hayatında yer alması

İşgücü ihtiyacının fazlalığı, kadınların ve hatta çocukların da çalışma hayatına ortak olmaları ile sonuçlanmıştır. Özellikle fabrikalar gibi ‘tek tip iş yapma, bir nevi makineleşme’ olarak adlandırabileceğimiz işler, yapılan işten tatmin olamamayı doğurmuş, zaten ağır olan çalışma şartlarını psikolojik olarak da geriye çekmiştir. Yapılan işe hakim olamama duygusu, usta-çırak ilişkisinin tamamen yok olması, yerine işçi-işveren ilişkisinin oluşması, işçi aleyhine dayalı politikaların hüküm sürmesine yol açmıştır.

Emek sömürüsü

Var olan bu durumlara; haftalık 16 saati bulan mesailer, hijyenik olmayan ortamlarda çok ucuz ücretler ile belki de kadın ve çocukların ikinci sınıf insan muamelesi görmeleriyle sonuçlanmıştır. Tek taraflı çıkar politikalarıyla emekleri onlarca yıl sömürülmüştür. Tüm bu şartlar, çalışanlar için dayanılmaz sınırlara ulaştığında, sendikalaşma ve protestolar ortaya çıkmıştır.

Ayağa kalkış

25 Kasım 1909’da yaklaşık 40 bin işçiyi istihdam eden, New York  ve çevresinde 600 gömlek fabrikasında çalışan 20 bin gömlek işçisi greve çıkarak, deyim yerindeyse, bir başkaldırı gerçekleşir. Bu sayının %80’nini ise kadın ve kız çocukları oluşturur. 3 aydan fazla süren grev başarılı da olur. Yalnız, New York merkezli Triangle gömlek firması sözleşmeyi imzalamaz. Yani 1000 işçi için; ağır çalışma koşulları, çok düşük ücretler, haftalık 75 saati bulan mesailerle devam etmektedir.

Büyük yangın

İşte bu fabrikada, 1911’in 25 Mart’ında sönmemiş sigara izmaritinden çıktığı tahmin edilen, büyük bir yangın çıkıyor. Sekizinci katta başlayarak, düzensizlikle birlikte kağıt ve kumaş parçalarının çok olması (grev süresince oluşan açığı kapatmak adına daha da fazla üretim yapılması), yangının bir anda büyüyerek 10. kata sıçramasına neden oluyor ve büyük bir felakete yol açıyor…

İhmaller

Çıkış saatlerinde yapılan hırsızlık kontrolünü sağlamak adına, var olan iki asansörden birinin kullanım dışı bırakılması, yangın merdivenlerinin kaçışı engellemek için kilitli tutulması, yaşanan can kaybının artmasına sebep oldu. Yangında 129’u kadın ve çocuk 146 kişi hayatını kaybetti.

Olaydan sonra farklı çevrelerden ve kurumlardan gelen katılımlarla 80 bin kişilik cenaze yürüyüşü protestolarla birleşerek gerçekleşti.

Birinci dünya savaşının patlak vermesiyle 1914’te Avrupa’da savaşa karşı kadın dayanışmasını arttırmak amacıyla bir etkinlik düzenlendi. İşte tam da bu yıl kadınlar günü ilk kez 8 Mart tarihinde kutlanılmış oldu.

Rusya’nın etkisi

Rusya’da ise tekstil yürüyüşü olarak, 8 Mart 1917’de başlayıp grev ve yürüyüşlerin büyüyerek devam etmesiyle, Şubat Devrim’ini (eski takvime göre söz konusu tarih şubat ayına denk gelmektedir.) başlattı. Olaylar sırasında bir çok kadın hayatını kaybetmişti. Aynı tarihte tekrarlanan benzer olayların, özellikle kadın kayıpların ortak payda oluşturması, kadın başkaldırısını yansıtması ve kadın kimliğinin toplumda artık yer bulması için yükselen seslerin anma törenleri, bir çok ülkede ‘8 Mart Kadınlar Günü’ olarak adlandırılması ile sonuçlanmıştır. Bu günü resmi olarak tanıyan, ilk kabul eden, aynı zamanda resmi tatil ilan eden, olayların derinden yaşandığı ülkelerden olan Rusya’dır.

8 Mart’ın tarihçesinde ki yaygın yanlışların bazıları,

129 kadının hayatını kaybettiği yangın 1857 yılı değildir ayrıca bu yıl içerisinde çıkan bir grev ve protesto yoktur. Söz konusu yangın 1911 yılında çıkmıştır.

Kadınlar günü’nün 8 Mart’a denk geldiği ilk yıl 1914’tür. Öncesinde olan olaylar eski takvime göre şubat ayına denk düşmektedir.

-8 Mart, New York’taki yangından sonra ki grevden sonra değil Rusya’nın çarlığa karşı ayaklandığı Şubat Devrimi ile gerçekleşmiştir.

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü

O dönemin siyasi koşullarından dolayı, 1921’de Türkiye’de gizli koşullar altında kutlanan 8 Mart, Birleşmiş Milletlerin 1975 yılında onayladığı, ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ kararından sonra kitleler halinde kutlanmaya başlanmıştır.

Yararlanılan kaynaklar,
-Dergipark, Yard. Doç. Dr. Adnan MAHİROĞULLARI
-Petrol-iş Kadın Dergisi, sayı 45, sayı 60 Selgin Zırhlı KAPLAN
-Yeni Türkiye Dergisi, Ocak,Şubat 1998 C. Can AKTAN ve Mehtap TUNÇ

  1. Pingback: Feminizm: Kısaca Ne Değildir? Yanlış Bilinenler - KadınVS

  2. Pingback: Kadın ve Prototipi - KadınVS - Kadın Nasıl Olmalıdır?

  3. Pingback: Slav Halklarında Maslenitsa Bayramı - KadınVS - Ne Zaman Kutlanır?

  4. Pingback: 18 Mart Çanakkale Savaşı’nda Bir Kadın: Nezahet Hanım (Türk Jan Dark)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.