Güzel bir gün, parkta oturmuş güneşleniyorum. Ama bir anda, geldi bir hapşırma:
-Hapşuuuuuuuuuuuu!
Yakınımda oturan, çevremde ayakta duran, oynayan, zıplayan kim varsa, hemen koşarak uzaklaştı.
-Eyvah! Yoksa Koronavirüslüyüm de haberim mi yok? Alerjim olduğunu bilmeme rağmen, bunu çevremdeki korona korkusundaki insanlara anlatamamam da cabası.
Onların doğru olanı yaptığını biliyoruz. Tabii ki herkesin canı çok kıymetli ama, öcüymüşüz gibi hapşıran kişiden kaçmak, bir – çok yaşa! Bile dememek artık, biraz ayıp olmuyor mu?
Mart ayının lütfu olarak, çoğumuzda hapşırma, tıksırma, bir burun akıntısı, bir göz kızarması olabiliyor tabii ki, ya da normal bir ‘bahar gribi’ de olabilir. Ama şu dönemde ‘koronavirüs’ varken artık normal grip olmak yasak.
Halkın Koronavirüse Karşı Tepkisi
Halkın koronavirüse karşı tepkisini üçe ayırabiliriz; gamsızlar, çok ciddiye alanlar ve ne yapacağını bilmeyen kararsız gruptakiler.
Gamsızlar, hiçbir şey olmamışçasına hayatlarına kaldığı yerden devam edenler. Önlemleri ciddiye almayanlar, maskeli dolaşanlara değişik bakışlar atanlar, kolonya şişesiyle dolaşanlara uzaydan gelmişçesine davrananlar.
Koronavirüsü çok ciddiye alan grup, ellerinde eldivenler, yüzünde maske üstüne maske, çantasında ıslak mendilden tut, kolonyaya her türlü temizleyiciyi taşıyan, mecbur olmadıkça dışarı çıkmayan, dışarı çıktığında ise; herkese taşıyıcı gözüyle bakan, mikropları sterilize etmeye çalışan tiplerdir. Üstlerine hapşırsanız kalp krizi geçirirler. Aman dikkat ediniz.
Koronavirüse karşı ne yapacağını bilmeyen kararsız grup, bu gruptakiler diğer iki gruba göre arada kalanlardandır. Kalabalıklarda ve kapalı ortamda boynundaki şalı, atkıyı yukarı çeken, açık havada rahatça oksijenini alan grup, aslında en mantıklı ve makul davranan grup diyebiliriz an itibariyle.
Bu Zamanda Grip Olmak
Grip, nezle olduğunuzda, yatarsınız, bir tas çorba, daha az kişiyle görüşüp, virüsünüzü yaymamaya özen gösterirsiniz, iki sümük çekip, beş uyursunuz. Hapşırdığınızda herkes size -çok yaşa! der, ki normal olanı budur.
Fakat koronavirüsü bizde boy göstermeye başladığından beri artık, normal grip olan bir insan yavrusunun bile hapşırmasına denk gelsek, depar atarak uzaklaşıyoruz oradan. -çok yaşa! deyip, ağzımızı açmaya ne hacet..
Gribinizin, nezlenizin gayet normal olduğunu, koronalı olmadığınızı, en yakınlarınıza anlatmaya çalışmanız da cabası tabii ki.
Onlara anlatırken, kendinizin de içten içe -ben koronavirüslü değilim, ben koronavirüslü değilim! diye dua etme kısmınız ve kendi kendinizi yoklama kısmınız var, maalesef.
Hastaneye Grip Tedavisi İçin Gittiğinizde
Artık, çok ileri derecede gripsiniz. Yorgunsunuz, halsizsiniz, sümüklüsünüz ama ateşiniz yok, boğazda kuruma yok.
Hastaneye acile girdiniz ve anlattınız: “biraz gribal sanırım!” dediğiniz an, herkes tarafından size çevrilen gözlerde aynı korku; koronavirüslü bir birey olma olasılığınız yüksek . Önce bir sedyeye oturtuluyorsunuz, bir sağlık görevlisi tarafından ateşiniz ölçülüyor. Ardından tansiyonunuz. Sonrasında doktor çağırılıyor, doktor hemen boğazınızı kontrol ediyor, sırtınızı dinliyor, bademciklere bakıyor sonra da başlıyor sorulara;
- Kaşınma, hırıltı, öksürme var mı?
- Eh, bazen.. Öyle, çok yok.
Ciğerler dinleniyor, sonra soruyorlar,
- Son 15 gün içinde yurtdışı giriş çıkışınız var mı?
- Evet!!!
- Olduğunuz ülkede, bu malum virüs var mıydı?
- Bildiğim kadarıyla yoktu. Havalimanlarında bir çekik gözlüler, bir de Türkler maskeyle dolaşıyordu. Kimsenin bir hafta öncesinde ciddiye aldığı yoktu.
- Şimdi size bir serum, bir de hava vereceğim. İlaçlarınızı yazacağım. Eğer iyileşme olmaz ise, bir hafta içinde başka bir sağlık kuruluşuna gitmelisiniz. Belirti yok, ‘akut nazofaranjit ‘ ( nezle) gibi gözüküyor ama emin olamayız.
- Teşekkür ederim, Doktor Bey!
Hopppp, serumdur, havadır derken, aldı mı beni de bir korku.
Ya, koronavirüslüysem!
Ya, koronavirüsüne vücudum düşük ateş, yüksek tansiyonla tepki veriyorsa?
Ya,şimdiye kadar denk geldiğim herkese bu hastalığı taşıdıysam?
Ya, en sevdiklerime en büyük kötülüğü ben yaptıysam?
Ya, ya, ya, ya….
Ya virüslü değilsem, diye kendimi korkutmadan rapora baktığım zamanlarımda var tabii ki ama, bir korku ülkesine dönüştük. Hatta dünyasına.
Çok sevdiğim bir yazar şöyle diyordu :
“İnsanları iki şekilde çok iyi yönetebilirsin, ya korku hükümdarlığı kuracaksın ya da sıkı bir din inanışıyla kurallarını oturtup onları yöneteceksin .”
Eğer belli bir kesim tarafından, belli bir amaç uğruna yapılıyorsa, bu korkunun, belirli gruplarca yayılmaya çalışıldığını düşünmek bile istemem. İnsan hayatıyla oynamak, en aşağılık olaylardan olsa gerek.
Hakkımızda hayırlısı diyerek, günlerdir kamu spotlarında, internette, reklamlarda, radyolarda vs. denk geldiğimiz küçük önlemleri tekrarlamak isterim. Aklımızda bulunsun, sağlığımızda korunsun.
Kendimizi Korumak İçin Ne Yapabiliriz?
Hastalığa yakalanmayı ve bulaşmasını önlemek için en önemli olan el hijyenidir. Ellerimizi belli aralıkla, uzun uzun dikkatlice yıkamaya özen gösterebiliriz.
Kalabalık ortamlarda maske kullanımı ve öksürme, hapşırma gibi solunum yolu hastalığı belirtileri gösteren kişilerle yakın temastan kaçınmalıyız.( hapşırma- tıksırma duyunca hızla yanınızdan uzaklaşan grup haklı canlar, can bu can…)
Güvenli ve iyi gıda kullanımı da göz önünde bulundurulmalı, et, yumurta gibi hayvansal gıdaları iyice temizlenmeliyiz ve iyice pişirmeliyiz.
Kendimizi eve kapatmalı, kimseyle muhattap olmamalıyız. Kameralı görüşmeler, sosyal medya gezintileri bu haftalarda in ☑️
Çiftlik veya vahşi hayvanlarla korunmasız temastan kaçınmalıyız.
Enfekte olduysanız eğer, mesafeyi korumanın, öksürürken, hapşırırken tek kullanımlık kağıt mendil ile ağızın ve burnun kapatılmasının; kağıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içinin kullanılmasının, ellerin yıkanmasının; gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçınmamız gerekiyor.
Enfekte olan kişilerin dokunduğu yüzeylerin dezenfekte edilmesinin önemi çok büyük.
Hasta kişilerin mümkünse kalabalık yerlere girmemesinin, eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burnun kapatılmasının, mümkünse tıbbi maske kullanılması çok önemlidir.
Bunları ben demiyorum, Dünya Sağlık Örgütü’nün bize uyarıları.
Haydi “ koronavirüslü müyüm?” diye düşünmeden, rahat rahat grip olabileceğimiz günleri beklemeye…